for
 için anlamında bir öntakıdır. Örnek: There is a book for Zeynep. Zeynep için bir kitap var.
from
 Bir yere doğru yön gösteren to öntakısının zıddı, Türkçedeki “-den, -dan” ekinin karşılığı.
Örnek: Come to the house from the field. -Tarladan eve gel.-
get on
  Bir vasıtaya binme hareketi get fiili ve on öntakısının meydana getirdiği get on deyimi ile anlatılır.
Örnek: The woman is getting on a bus. Kadın otobüse biniyor.
go
  Git. Örnek: Go there. Oraya git.
goes
 Özne tekil olduğu zaman, geniş zaman halindeki fiilin sonuna –s- ilave edilir. Fiilin son harfi sesli
harf ise  -es- ilave edilir.
Örnek: My son goes to the station every morning. Oğlum her sabah istasyona gider.
going
  Gitmek fiilinin şimdiki zaman çekimi. Örnek: I am going. Gidiyorum.
get off
 Bir vasıtadan inme hareketi get fiili  ve off öntakısının meydana getirdiği get off deyimi ile anlatılır.
Örnek: The boy is getting off the car. Çocuk otomobilden iniyor.
had
  Have –sahip olmak- fiilinin geçmiş halidir.
Örnek: I had a book. –Bir kitabım vardı.-
has
  Sahip olmak anlamındaki have kelimesi he, she, it veya tek bir şahıs veya şey gösteren bir kelime
İle kullanılınca –has- şekline girer. Örnek: He has two legs. İki bacağı var.
have
 1. Bir şahıs veya bir şeyin herhangi bir şeye sahip olduğunu anlatmak için,
bu şahıs veya şeyi gösteren kelimenin yanına -sahip olmak- anlamında -have- getirilir.
Örnek: I have a book. Bir kitabım var.
Türkçedeki –kahvaltı etmek, öğle yemeği yemek, çay içmek- anlamını da verir.
Örnek: I have breakfast. –Kahvaltı ederim.-
haven’t
 Have ve not kelimeleri birleştirilerek -haven’t- şeklinde yazılabilir.
he
 Erkekler için kullanılan -o- zamiri.
hour
 60 dakikalık zamanı ifade eden –(bir) saat- anlamındadır.
Örnek: How many hours are there in a day? Bir günde kaç saat vardır?
How
  Nasıl, ne kadar. Örnek: How are you? Nasılsınız?
I
  Ben
in
 1. içinde.
Türkçede genellikle -içinde- kelimesi yerine ismin sonuna -de, -da eki ilave edilerek
-içinde- kelimesi kaldırılır. Örnek: -sepetin içinde- yerine sepette
The pencils are in the box. Kalemler kutunun içindedir.)
2. Memleket ve şehirlerde bulunuşu anlatırken in öntakısı kullanılır.
Örnek: Hasan Bey’s house is in Adapazarı. –Hasan Beyin evi Adapazarı’ndadır.
Zaman bildiren kelimelerle kullanılır.
Örnek: We’ll go to England in July. –İngiltere’ye Temmuzda gideceğiz.-
in front of
 Önünde. Örnek: The teacher is in front of the school. Öğretmen okulun önündedir.
into
 1. Türkçedeki “-e,-a” eklerinin karşılığı olan -to- öntakısı kapalı bir yer için
kullanıldığı zaman -into- şeklini alır.
Örnek: Put the chairs into my room, please. Lütfen sandalyeleri odama koy.
2. –ye, -ya. Örnek: They are translating from Turkish into English.
is
 var olmak, bulunmak anlamındaki to be fiilinin cümlenin öznesine göre aldığı şekildir.
Öznenin tekil olduğu durumlarda kullanılır.
Genellikle -dir, -dır şeklinde ek olarak tercüme edilir.
Örnek: He is a student. O bir öğrencidir.
isn’t
 is ve not kelimeleri birleştirilerek isn’t şeklinde yazılabilir.
it
 o, onu, ona şeklinde tercüme edilebilir. Cansız varlıklar ve hayvanlar için kullanılır.
like
 beğenmek, hoşlanmak ve benzer, gibi anlamları vardır.
Örnek: Most boys like football. Çoğu erkek çocuk futboldan hoşlanır.
look for
 Aramak, bulmağa çalışmak.
Örnek: I am looking for my pencil.  Kalemimi arıyorum.
look like
  Görünüş olarak benzemek.
Örnek: The two brothers don’t look like each other at all. İki kardeş birbirlerine hiç benzemiyorlar.
made from
  -den yapılmış. Bir şey yapılırken kullanılan ana madde eski niteliğini kaybediyor ve
meydana gelen şeyin içinde görülemiyorsa bu durumda made from deyimi kullanılır.
Örnek: Butter is made from milk. Tereyağ sütten yapılmıştır.
made of
  -den yapılmış. Bir şeyin yapıldığı veya imal edildiği ana madde imal edilen şeyde mevcutsa,
Yani görülebiliyorsa bu durumda made of kullanılır.
Örnek: This table is made of wood. –Bu masa tahtadan yapılmıştır.-
make
  Yapmak. bir şeyi imal etmek, meydana getirmek anlamında –yapmak- (do fiili ile karıştırılmamalıdır.)
Örnek: What are you making? –Ne yapıyorsun?-
I am making a table. –Bir masa yapıyorum.-
making
  Make fiilinin şimdiki zaman çekimi.
many
  Çok, birçok anlamına gelir ve sadece sayılabilen isimlerle kullanılır.
Örnek: There are so many things to see. Görülecek o kadar çok şey var.
more
  Daha, daha çok. Örnek: Would you like some more cake? Biraz daha pasta ister misin?
most
  İkiden fazla heceli veya çift heceli olup da hecelerinden bir tanesi uzun sesli olan sıfatlarda bu
sıfatların önüne most konulur.
Örnek: Hatice is their most careful maid. Hatice onların en dikkatli hizmetçileridir.
much
  Çok anlamına gelir ve sadece sayılması mümkün olmayan isimlerle kullanılır.
Örnek: Is there much milk in the glass? Bardakta çok süt var mı?
must
  Yardımcı fiildir. Fiillerin önüne gelerek o fiilin yapılmasının lüzumlu olduğunu ifade eder.
Türkçeye –meli, -malı olarak tercüme edilir. Örnek: I must go. Gitmeliyim.
Kaynak: www.englishpage.blogcu.com
            
		
