Akciğer Hastalıkları nelerdir?

AKCİĞER HASTALIKLARI
ZATÜRE(PNÖMONİ):Pnömoni, akciğerlerin iltihaplı hastalığı olarak tanımlana bilir.Bebek ölüm hızının binde yüz dolaylarında,beş yaştan küçük çocuk ölümlerinin tüm ölümlerinin tüm ölümlerin yarısını oluşturduğu ülkemizde hastalığın önemi daha büyüktür.Çünkü,bu ölümlerin en başta gelen sebebi pnömonidir.Herkes her yaşta pnömoniye yakalana bilir.Ama çocukluk yaşlarında daha sık görülür.Ayrıca çocukluk ve yaşlılıkta daha ağır seyreder.
Soğuk, pnömoniyi hazırlayıcı bir faktördür.Bu nedenle pnömoni kış mevsiminde diğer mevsimlerden daha sık görülür.Soğuk bölgelerde de diğer bölgelere oranla daha çoktur. Erkekler ve kadınlar pnömoniye benzer duyarlılıktadır, yani yakalanmalarında fark yoktur. Sosyo- ekonomik durumu iyi olmayan kişilerde hastalık sık görülür ve ağır seyreder.
Aslında pnömoni , teşhisi ve tedavisi kolay bir hastalıktır. Ülkemizde en önemli ölüm sebebi olması , çocuklarda beslenme bozukluğunu sık görülmesi , pnömoni tanı ve tedavisinde geç kalınmasındandır. Bir başka değişle , pnömoni bebekler için tehlikeli bir hastalıktır, pnömoni şüphesi olanlar özellikle bebekler hekim tarafından muayene edilmelidir.
PNÖMONİ NASIL MEYDANA GELİR?
Pnömoni çok çeşitli etkenlerle meydana gelir.Virüsler,bakteriler,mantarlar,barsak parazitleri,akciğerlere kaçan yağlı maddeler,besinler ve bazı zararlı maddeler pnömoniye sebep olur.Sayılan bu mikroplar,genellikle hasta ve taşıyıcıların solunum sistemi salgılarında bulunur.Bu mikropların tükürük ,salya ile etrafa yayılması ve sonuçta akciğerlere ulaşması ile de pnömoni meydana gelir.
Mikroorganizmaların akciğerlere ulaşması ayrıca şu yollarla ola bilir.
a)Damlacıklarla:Öksürük,aksırık,konuşma sırasında mikroorganizmayı taşıyan damlacıkların sağlam kişilerin solunum sistemine girmesi.
b)Hava yolu ile:Mikroorganizmaları taşıyan hava ile solunum sırasında.
c)Toza bulaşmış eşyalar ile :Pnömoni mikroorganizmalarından herhangi biri ile bulaşmış,havlu,mendil,bardak,kaşık,çatal vb. eşyaları kullanmakla.
d)Parazitlerle olan pnömoniler ise,kirli içecek ve yiyeceklerle.
e)Vücudun herhangi bir yerindeki bir mikrobun kan veya lenf yolu ile akciğerlere gelmesi şeklinde olabilir.
PNÖMONİNİN BELİRTİLERİ
a)Ateş:Pnömoni genellikle ateşli bir hastalıktır.Ancak bebeklerde,ateş olmadan da hastalık olabilir.
b)Öksürük:Çocuklar ve yetişkinlerde öksürük vardır.Ateş,nezle,öksürük bazen ilk belirtilerdir.Bebekler balgam çıkaramazlar.
c)Solunum Güçlüğüakikadaki solunumun sayısı artmıştır.Bu özellikle bebeklerde belirgindir.Sık soluk alıp verme yanında,solunum hırıltılıdır.Akciğer havalanmasının yetersizliği sonucu dudaklarda syanoz(morarma) görülür.Burun kanatlarının solunuma katılmasından dolayı nefes alırken burun açılıp kapanır,yine solunum sırasında kaburga araları içeri çekilir.
d)Bebekler de,iştahsızlık,emmeme,huzursuzluk,devamlı ağlama,inleme ve soluk renk görülür.
PNÖMONİDEN KORUNMA
*Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması.
*Kişinin hijyen koşullarının sağlanması.
*Çocukların boğmaca ve tüberküloz aşılarının yapılması.
*Kişide pnömoniyi meydana getiren hazırlayıcı faktörlerin düzeltilmesi ile pnömoniden korunmak mümkündür.
*Toplumun sosyo-ekonomik durumunun yükseltilmesi,konut başta olmak üzere hayat şartlarının düzenlenmesi.
PNÖMONİYE KİMLER DAHA KOLAY YAKALANIR
*Küçük bebekler,çocuklar ve yaşlılar;
*Beslenme bozukluğu olanlar,kansızlığı,raşitizmi olanlar,
*Akciğerlerinde kronik bir hastalığı olanlar,
*Bakım yetersizliği olan çocuklar kolay yakalanırlar,
*Doğuştan bazı anomalileri olanlar(akciğer,ağız,kalpte sakatlıklar)
PNÖMONİDE TEDAVİ
Pnömoni evde ya da hastane de tedavi edilebilir.Evde tedavi olan hastalara uygun ısı ve nem’ de ki bir odada yatak istirahatı yapmalıdır.
*Odada buhar yapılmasının yararlı olduğu unutulmamalıdır.
*Sigara dumanı başta olmak üzere odada toz ve duman olmamasına özen gösterilmelidir.
*Hastaya yutması kolay sıvı yiyecek verilmelidir.
*Hastaya yeterli protein verilmelidir.
VEREM(TÜBERKİLOZ):Verem,Robert KOCH tarafından bulunduğu için Koch basili olarak bilinen bir mikrop tarafından meydana getirilen bulaşıcı bir hastalıktır.Ancak,bir kişinin vereme yakalanmasında verem basilinin yanı sıra,sosyal ve ekonomik şartların da rolü vardır.Çünkü verem kötü çevrede yaşayanlarda ,kalabalık ailelerde,temizlik kurallarına dikkat etmeyen,eğitimsiz kişilerde daha fazla görülür.
Verem,genellikle hava yolu ile bulaşır.Veremlilerin öksürükleri ile saçtıkları damlacıklardaki basiller doğrudan sağlam insanlara bulaşabilir.Havada uzun süre asılı kalabilen her damlacıkta 1-2 adet basil bulunmaktadır.Bu basiller özellikle,sinema,bar,kahvehane gibi loş ve kapalı yerlerde uzun süre asılı olarak kalırlar.Güneş ışığı giren yerlerde ise 1-2 saat içinde ölürler.Her verem hastası hastalığı yaymaz.Etkili bir tedavi alan hastalar basil yaymazlar.Akciğer dışındaki organlarda da verem olabilir.Fakat buralardaki verem cerahat akıntısı olmuyorsa başkasına bulaşmaz.
Veremin bir diğer bulaşma yolu da verimli ineklerin sütlerinin içilmesi ya da bu sütlerin ürünlerinin yenilmesidir.Ancak bu sütler kaynatılır veya pastörize edilirse Koch basili ölür.
Mikrop vücutta bütün doku ve organlara yerleşip hastalık meydana getire bilir.Ancak,en çok görülen şekli akciğer tüberkilozudur.Veremin belirtileri,hastalığın değişik organ ve dokularda yerleşmesi nedeniyle farklıdır.Ancak en sık görülen akciğer vereminin başlıca belirtileri olarak,öksürük,gece terlemesi,kilo kaybı,iştahsızlık,balgam çıkarma,ateş,göğüs ağrısı sayılabilir.Verem mikrobu beyin zarlarında yerleştiğinde yüksek ateş,baş ağrısı,kusma,ense sertliği gibi menenjit belirtileri meydana gelir.Eklemlerde hastalık yaptığında eklem şişer ve ağrır.
Verem hastalığının teşhisi,klinik muayene,röntgen ve diğer laboratuar tetkiklerine dayanılarak yapılır.Bir tüberkilozun genellikle 5-10 kişiye hastalığı bulaştırdığı kabul edilmekle beraber,teşhisi uzun süre geciken bir hastanın yüzlerce kişiye hastalığı bulaştırması da mümkündür.Ayrıca,hastalığın teşhisi geciktiğinde tedavisi de güçleşir.Bu yüzden hastalığın”erken teşhisi” önemlidir.
TEDAVİSİ:
Etkili tüberkiloz ilaçları bulunmadan önce tüberkiloz tedavisi daha çok hastaların temiz havalı yerlerde dinlenme ve beslenmeleri suretiyle bünye dirençlerinin arttırılması esasına dayanıyordu.Ayrıca,hasta dokular hareketsiz duruma getiriliyor veya cerrahi yola çıkarılıyordu.Günümüzde ise,verem haslığının tedavisi,etkili pek çok ilaçla yapılmaktadır.Ancak,veremin tedavisi,diğer bulaşıcı hastalıklardan daha uzundur;aylar,bazen yıllarca sürebilir.düzenli ve yeterli süre tedavi önemlidir.
KORUNMA:
a)Verem’ den korunmada,insanların hastalığın mikrobu ile karşılaşmalarını önlemek temeldir.Bunun en etkili yolu ise hastaların erken teşhislerinin yapılıp,düzenli ve yeterli süre,tedavi edilmeleridir.Ancak çoğu zaman hastaların yakın temaslarına hastalığın bulaşması önlenememektedir.Bu yüzden mikrop kapmaları önlenemeyen kişileri ilaçla koruma,bunların yeni hastalık kaynağı oluşturmalarını sağlamak gereklidir.
b)BCG aşısıyla korunma:Pek çok ülkede kullanılmaktadır.BCG aşısı;sığır tipi tüberküloz basilinin hastalık yapma gücünün zayıflatılmasıyla ilk defa 1923 yılında üretilmiştir.Calmette ve Guerin ‘in geliştirmiş olduğu bu aşının,1940’lı yıllarda yaygın olarak kullanılmasıyla birçok ülkede verem görülme sıklığı azalmıştır.Ülkemizde de vereme karşı,tüm bebeklere doğumdan sonra BCG aşısı yapılmaktadır.Araştırmalar aşının yaklaşık %80 oranında koruyuculuğu olduğunu göstermektedir.Bu koruyuculuğunun devam edip etmediği ön koldan yapılan bir deri testi ile kontrol edilebilmektedir. Bu testin sonucuna göre bazı kişilere BCG aşısının yeniden yapılması gereke bilir.
c)Hastalıktan korunmada,sağlıklı bir yaşam biçiminin ve yeterli beslenmenin sağlanması da önem taşır.Ayrıca hastalığın belirtileri,bulaşma yolları,tedavi ve korunmada yapılması gerekenler konusunda toplum eğitilmelidir.
BOĞMACA:Boğmaca,solunum yollarında meydana gelen ve çocukluk çağında sık görülen bir hastalıktır.Etkeni boğmaca mikrobudur.Mikrob,hastaların öksürük,aksırığıyla etrafa yayılır.Bu mikrobu alan sağlam kişilerde,7-15 gün gibi,bir kuluçka döneminden sonra hastalık,kuru,kısa ve geceleri artan bir öksürükle başlar.Öksürük tedaviye rağmen devam eder ve giderek artar.Hafif bir ateş olur.Bir-iki hafta sonra,özellikle geceleri ortaya çıkan,öksürük nöbetleri meydana gelir,bu nöbetler sırasında çocuk bir süre nefes alamaz ,dudakları morarır ve boğulur gibi olur.Bunu sesli ve derin bir soluk alma izler.Genellikle çocuk solunum yolundaki balgamı çıkarıncaya kadar öksürük devam eder ve bu arada sıklıkla kusma olur.Öksürük nöbetleri günde 8-50 defa olabilir.Nöbetlerin ağırlığı ve sıklığı,çocuğun sinir sistemiyle de ilgilidir.Bu dönemde boğmacalı çocuğun yüzü ve göz kapakları şiş,gözleri kılcal damarlardaki kanamalardan dolayı kırmızıdır.Öksürük nöbetleri sırasında solunumun yapılamaması ve kanın oksijenlenmesinin bozulmada,beynin zarar görmesine sebeb olacağından bebeklerde önemlidir.Bu dönem birkaç günden bir aya kadar devam eder.Bundan sonra öksürük nöbetleri hafifler ve sayısı azalır.Öksürük sırasında artık morarma ve kısma olmaz,iştah düzelir.Bu durum 2-6 hafta sürebilir.
Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak sitemize eklenmiştir

CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.