AMASYA'NIN KISA TARİHÇESİ

AMASYA’NIN KISA TARİHÇESİ
Yapılan arkeolojik araştırma ve bulgulara göre Amasya’da ilk yerleşme M.Ö. 5500 yıllarında başlayıp Hitit, Frig, Kimmer, İskit, Lidya, Pers, Hellenistik – Pontus, Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı dönemlerinde de kesintisiz olarak devam etmiştir.
Bu dönemlerin arkeolojik yerleşim yerlerine ait kalıntılar halen mevcuttur. Amasya merkezinde uygarlıklarından derin izler bırakan Pontuslar’ın (M.Ö.333 – M.Ö.26) Krallarının ölümünden sonra kayalara oymak suretiyle yaptıkları Kral Kaya Mezarları, bu gün bile ilimizin anıtsal eserleri arasında yer almaktadır. M.Ö. 26 – M.S.395 tarihleri arasında Roma egemenliğine geçen ilimiz ve çevresinde bu uygarlığa ait su kanalları, kaleler köprüler vb. eserlerden bazıları günümüze kadar gelebilmiştir.
700 yıl Bizans egemenliğinde kalan Amasya’yı 1071 yılında Anadolu’ya giren Alparslan’ın komutanlarından Melik Ahmet Danişment Gazi 1075 yılında fethederek burada ilk Türk Egemenliğini kurmuştur. Bundan sonra Amasya’da Selçuklu egemenliği görülmektedir. Bu dönemde yaşamış olan vali ve emirler yaptırdıkları medrese, cami, türbe gibi eserlerle kentimizi Anadolu’nun en büyük kültür merkezi durumuna getirmişlerdir. Selçuklular 1243’deki Kösedağ Savaşı’nda Moğollara yenilmiştir. 1246 yılında başlayan Moğol istilasında, ilk Amasya Valiliği Seyfettin Torumtay’a verilmiştir. İran’da kurulan İlhanlılar, 1265’te Anadolu’yu hakimiyetleri altına alarak, yönetime el koymuş ve kendisine bağlamışlardır. Kentimizde yaşamış bazı İlhanlı şahsiyetlerinin mumyaları halen müzemizde teşhir edilmektedir.
1341 yılından sonra Uygur Türklerinden Ertana Beyliği’nin hakimiyeti görülmektedir. 1386 yılında Şehzade Yıldırım Bayezid Amasya’yı Osmanlı topraklarına katmıştır. 1402’de Osmanlı birliğinin bozulmasına sebep olan ve Timur’un zaferi ile sonuçlanan Ankara Savaşı, Osmanlılardaki kargaşayı, Şehzadeler arasında mücadeleye dönüşmüştür. Amasya Valisi Çelebi Mehmet duruma hakim olarak ikinci defa Osmanlı birliğini sağlamıştır. Amasya; Osmanlı padişah ve şehzadelerinin gösterdikleri özel ilgi nedeniyle, “Şehzadeler Şehri ” olarak ün yapmıştır. Şehzade Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmet, Şehzade Murat (II) (1404 yılında Amasya’da doğmuştur.), Şehzade Ahmet Çelebi, Şehzade Mehmet (II), Şehzade Alâeddin, Şehzade Bayezid (II) (oğlu Yavuz Sultan Selim Han 1470 yılında Amasya Sarayında doğmuştur.), Şehzade Ahmet, Şehzade Murat, Şehzade Mustafa, Şehzade Bayezid ve Şehzade Murad (III) çeşitli tarihlerde Amasya’da Valilik Yapmışlardır. Bu dönemde birçok âlim ve ulema yetişmiş, saray, çeşme, medrese, cami, türbe v.b. gibi kalıcı eserlerle kentimiz bir kültür merkezi olarak tarihteki yerini almıştır. Bu eserler günümüze kadar gelerek geçmişe ışık tutmaya devam etmektedir.Tarihin akışı içerisinde önemli roller üstlenen Amasya Kurtuluş Savaşı sırasında yine ön plana çıkmıştır.
19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’da başlayan Milli Mücadele’nin ilk adımı, 12 Haziran 1919 tarihinde Mustafa Kemal’in Amasya’ya gelmesiyle devam etmiştir.
Kurtuluş mücadelesinin planları hazırlanmış, Erzurum ve Sivas kongrelerinin toplanmasına burada karar verilmiş, 22 Haziran 1919 tarihinde yayınlanan “Amasya Tamimi” ile “Milletin İstiklâlini Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır” denilerek Milli Mücadele burada fiiliyata geçirilmiştir. Bu itibarla, Amasya, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da ilk önemli adımın atıldığı yer olmuştur.
 
 
MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE AMASYA
19 Mayıs 1919 ile başlatılan yeni bir dönemin başlangıç noktası 12 Haziran ve 22 Haziran tarihleri ile bu başlangıç bir dönüm noktasına gelmiştir. Amasya’ya ulaşan “Ümit Kafilesi” buradaki inanç ve çalışma ile 22 Haziran’da Milli Mücadelenin ilk yazılı beyannamesinin yayınlanmasıyla taçlanmıştır.
Mustafa Kemal ve beraberindeki Milli Mücadele kahramanlarını Amasyalar muhabbetle kucaklamıştır. Samsun ve Havza’daki tereddüt dolu hava Amasya’da yumuşamıştır. Daha sonra Türk İnkılap tarihinin bel kemiğini meydana getirecek olan AMASYA TAMİMİ’nin yayınlanmasına giden yol buradan açılmıştır. Milli Mücadelenin esas çalışma masası Amasya üzerinde kurularak, Türk milletinin geleceğinin garantisine atılan imza olmuştur.
“PAŞAM !..,BÜTÜN AMASYA EMRİNİZDEDİR.
GAZANIZ MÜBAREK OLSUN”
Mustafa Kemal Paşa ve yanında mesai arkadaşları 12 Haziran Perşembe günü Amasya’ya yaklaşırken şehir içinde de karşılama heyetinin önderliğinde mektep talebelerinin, Muallimlerinin, din adamlarının, askeri birliklerin, kalabalık ahali, şehrin ileri gelenleri, tüccarı, çiftçisi, fabrikatörü ile Amasya’nın Culüs Tepesi mevkiinde toplanmaya başladılar.
İkindi sonrası, Mustafa Kemal Paşa yanında bir grup çalışma arkadaş kafilesinin yer aldığı otomobil ile Amasya’ya giriş yaptı. Karşılama heyetinde yer alan kalabalık bütün dikkatini “büyük misafir”e verilmişti. Üniformaları Amasya’nın tozlu yollarında renk değiştirmişti. Mustafa Kemal, üstü açık Benz marka otomobilinden indi, kalabalığın tam karşısında yorgun ama gür sesiyle; “Merhaba Amasyalılar!” dedi. Kalabalık ahalinin önünde bir sıra oluşturan Amasya ileri gelenleri arasında Müftü Hacı Hafız Tevfik Efendi; “Paşam…Bütün Amasya emrinizdedir…Gazânız mübarek olsun…” diyerek gürledi. Elini bütün muhabbetiyle Mustafa Kemal Paşa’ya doğru uzattı. Uzanan eli Mustafa Kemal Paşa büyük bir saygıyla öpüp muhabbetle kucakladı.
Müftü Efendi, Anafartalar Kumandanı olarak tanınan Paşa’ya;
“Çanakkale’den sonra Şimdide vatanı ikinci defa kurtarmayı ahd ettiniz, her ânı endişeler içindeki yurda halâsı (kurtuluşu) nâsip kılacak himmete giriştiniz. Hoş geldiniz, safalar getirdiniz, himmetiniz payidar olsun” dedi. Daha sonra da yanındakileri teker teker tanıttı. Bunların bir kısmı dini müesseselerde görev almış şahsiyetlerdi. Diğerleri de beldenin sözü dinlenen kimseleriydiler. Aralarında resmi görevli memurlar yer almıştı.
KARŞILAMA HEYETİNDE BULUNANLAR
Hacı Hafız Tevfik Efendi (Müftü, Meclis-i Umumi Vilâyet Azası), Abdurrahman Kâmil Efendi (Vaiz), Topcuzâde Mustafa Bey (Belediye Reis), Hoca Bahaeddin Efeni, Şeyh Cemaleddin Efendi, Harputizâde Hasan Efendi, Eytam Müdürü Ali Efendi, Hacımahmudzâde Mehmed Efendi, Miralayzâde Hamdi Bey, Kofzâde Hâfız Mustafa Efendi, Şirinzâde Mahmud Efendi, Melekzâde Süleyman Efendi Kahvecizâde Mehmet Efendi, Veysibeyzâde Sıtkı Bey, Seyfizâde Ragıp Efendi, Arpacızâde Hürrem Bey, Topcuzâde Hilmi Bey, Ali Himmet Bey, Mehmed Ragıp Bey, Yumukzâde Hamdi Efendi, İsmail Hakkı Raşa, Yörgüçzâde Rasim Efendi, Lütfi Bey, Komiser İsmail Bey, Komiser Muavini Osman Efendi, Abdurrahman Rahmi Efendi (PTT memuru)
MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN 9.ORDU KITA’ATI MÜFETTİŞLİK KARARGAHIYLA BİRLİKTE AMASYA’YA GELEN KUMANDANLAR
9.Ordu Kıta’atı Müfettişi Mustafa Kemal ile birlikte Amasya’ya gelen, karargâha mensup kumandanlar da şunlardan ibaretti:
Erkân-Harbiye Reisi Kâzım Beyfendi.
Sıhhiye Müfettişi Miralay İbrahim Tâli Bey
Erkân-ı Harbiye Kaymakamı Arif Bey
Erkân-ı Harbiye Binbaşı Hüsrev Bey
Sıhhiye Müfettişi Muavini Binbaşı Refik Bey
Topçu Müfettişi Binbaşı Kemal Bey
Müfettişliğin görevli subaylarının maiyetinde yer alan yâverler
Piyade Yüzbaşı Cevad Efendi
Piyade Yüzbaşı Mustafa Efendi
Piyade Yüzbaşı Ali Şevket Efendi
Piyade Yüzbaşı Mümtaz Efendi
Piyade Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi
Tabip Yüzbaşı Behçet Efendi
Topçu Mülazım-ı Sâni Mustafa Efendi
Mülazım-ı Evvel Abdulah Efendi
Müfettişlik memuriyetinde görev alanlar
Adlî Müşavir Ali Ziya Bey
Tabur Hesap Memuru Rahmi Efendi
Sınıf-ı Sânî Faik Efendi
Zabit Vekil Tahir Efendi
Sınıf-ı Rabi Memduh Efendi
Mustafa Kemal Paşa ve yanındakiler, coşkun bir karşılama töreninden sonra bir müddet beraber yürüdüler. Bu yürüyüş Cülüs Tepe’den Hükümet Konağı’na kadar sürdü. Bu arada Amasyalıların “Ümit Kafilesi” ne gösterdikleri yakın ilgi ve alaka kesintisiz devam etti.
MUSTAFA KEMAL’İN AMASYALILAR’A HİTABI
Akşam vakti olmuştu Hükümet Konağı’nda Mutasamf Mustafa Bey’in odasında önde gelen Amasyalıların hazır bulunduğu kalabalığa Mustafa Kemal Paşa uzun bir açıklama konuşma yaptı. Hükümet Konağının Salonu Amasyalılarca doldurulmuş, heyecan içerisinde, Paşa’nın söylediklerine dikkat kesilmişlerdi. Paşa konuşmasına “Aziz Amasyalılar!” diye sesini yükselterek başladı. Şöyle devam etti;
” Padişah ve Hükümet, Itilaf Devletlerinin elinde esir bir vaziyettedir. Memleket elden gitmek üzeredir. Bu kötü vaziyete çare bulmak için sizlerle iş birliği yapmaya geldim. Hep beraber Aziz Vatanımızı ve İstiklalimizi kurtarmak için gayretlerimizle çalışmalıyız.
Efendiler!
İzmir’in daha sonra Manisa ve Aydın’ın işgâli gelecekteki tehlikeyi daha açık göstermektedir. İşgâl ve ilhak gibi hadiseleri, asil milletimizin tamamen muhafazası için mitingler yaparak milli heyecanı çok canlı bir şekilde göstermek lâzımdır. Tahammülü imkânsız bu acıklı vaziyetin karşısında derhal bir teşkilât kurmak ve büyük devletlerin mümessillerine tesirli telgraflar çekmek lâzımdır.
Amasyalılar!
Burası Havza’dan ötesi Pontus oluyor. Sivas’tan doğusu Ermenistan’a katılıyor. Memleket İngiliz Mandası altına giriyor. Tarihi büyük Türk Milleti böyle bir esareti kabul edemez, Milletimizin tarihi şerefi vardır.
Muhterem Amasyalılar
Memleketin her tarafında ateşli çalışmalar başladı. Türk vatanseverlerin gayretleriyle garp memleketlerimizde milli cepheler kuruldu. Cenupta Fransızlarla el birliği yapan Ermenilere karşı saldırmaya başladılar. Erzurum’da Ermeniler’e karşı mücadele başlamıştır. Amasyalılar:..Ne duruyorsunuz, burada da mutlaka her türlü haklarımızı korumak için “MÜDAFAA-I HUKUK CEMIYETİ” kurmalıyız.
Amasyalılar!
Düşmanların Samsun’dan yapacağı her hangi bir huruç (çıkartma) hareketine karşı ayaklarımıza çarıklarımızı çekerek, vatanı en son kayasına kadar müdafaa edeceğiz. Allah Milletimize mağlubiyeti gösterirse, bütün evlerimizi, mallarımızı ateşe vererek ve vatanı bir harebezâra çevirerek boş bir çöl halinde düşmana bırakacağız Amasyalılar, buna hep beraber yemin edelim”
Mustafa Kemal Paşa’nın konuşmasının bitiminde salonda bulunan Amasyalılar “Emirlerinizi bekliyoruz Paşam”diye bağırdılar”
MİLLİ MÜCADELENİN İLK VA’AZI
Mustafa Kemal Paşa, Amasyalılarla gönül gönüle olmanın verdiği güven içindedir. Türk Milli Mücadelesinde çok önemli bir yeri olacak olan din adamlarının yakınlığı ve her konuyla alakalanmaları ise ayrı bir değer taşır.
Sultan Bayezid-i Veli Camii Vaizi Abdurrahman Kamil Efendi’nin 13 Haziran 1919 Cuma günü verdiği vaaz “AMASYA TAMİMİ” kadar değerli ve bayraklaşma özelliğine kavuşmuştur.
Ak sarık, ak sakallı Abdurrahman Kamil Efendi, Mustafa Kemal Paşa’nın pusulasıyla karşılaşınca: “Başım gözüm üstüne” diyerek kabul etmiştir.
Ve o gün… 13 Haziran Cuma günü Sultan Bayezid-i Veli Camiinde kürsüye çıkan vaiz Abdurrahman Kamil Efendi Cemaate şöyle seslendi;
“Muhterem evlatlarım; Türk milletinin, Türk hakimiyetinin artık hikmet-i mevcudiyeti kalmamıştır. Madem ki, milletimizin şerefi, haysiyeti, istiklali tehlikeye düşmüştür. Artık bu hükümetten iyilik ummak bence abestir.
Şu andan itibaren Padişah olsun isim ve ünvanı ne olursa olsun, hiçbir şahsın ve makamın hikmet-i mevcudiyeti kalmamıştır. Yegane çare-i halas halkımızın doğrudan doğruya hakimiyetini eline alması ve iradesini kullanmasıdır.”
Bu vaaz, daha sonra Türk Milli Mücadelesi’nin şeklini belirleyecek, Anadolu halkının özünü teşkil edecektir. Bu cümleler, Amasya’nın Türk Milli Mücadele tarihinde başarılama yanı, başaran bir belde olmasına vesile olacaktır.
Bu başlangıç hareketi ile Amasya’da “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” kurulmuştur. Bu cemiyetin başkanlığına Müftü Tevfik Efendi seçilmiş ve çalışma arkadaşlarından isimi hatıralarda kalanlar ise şu şekildedir. Belediye Reisi Topçuzade Mustafa Bey, Sultan Bayezid Camii Vaizi ve eski Müftü Abdurrahman Kamil Efendi, Hoca Bahaeddin Efendi, Şeyh Cemaleddin Efendi, Harputizade Hasan Efendi, Topçuzade Ali Bey, Topçuzade Hilmi Bey, Eytan Müdürü Ali Efendi, Hacımahmudzade Mustafa Efendi, Miralayzade Hamdi Bey, Kofzade Mustafa , Şirinzade Mahmud, Melekzade Süleyman, Veysibeyzade Sıtkı Bey, Seyfizade Ragıp, Yumukosmanzade Hamdi Efendi, Arpacızade Hürrem Bey.
“Anadolu’dan başka hiç bir yere gitmem !…”
Amasya’da çalışma zemini bulan Mustafa Kemal, yeni gelişmeler karşısında bütün yurt sathı ile yaptığı görüşmeler sorucunda artık kurtuluşun Anadolu’dan yayılacağı kanaatini her yere yaymaya başlamıştır. Bunun gerçekleşmesi için çalışmasına ve ağırlık verilmesine çaba harcadı. 18 Haziran 1919 tarihini taşıyan bir telgraf ile bu gidişin kesin çizgileri ana hatları ile ortaya koymuştur.
Mustafa Kemal Paşa tarafından Edirne’deki 1. Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey’e bir mektup gönderdi. Mustafa Kemal Paşa tarafından gönderilen mektupta, Anadolu’nun genel bir durum değerlendirilmesinin yapıldığı söz konusu mektupta İstanbul’un dışında ve yabancı devletlerin denetimi ve tesirinden uzak bir il olan Sivas’ta bir kongre toplamanın uygun olacağı görüşü belirtildi.
Bu toplantıya vilayetlerden ikişer kişinin delege olarak katılmalarının uygun olacağı kaydedildi.
Mustafa Kemal Paşa mektubunda ayrıca şunları da yazmıştı;
“İstiklâle erişinceye kadar, tamamiyle milletle birlikte fedakârâne çalışacağımı, mukaddesatım namına yemin ve bunu gördüğüm milli arzu üzerine her tarafa tamim ettim. Artık benim için Anadolu’dan hiçbir yere gitmemek kat’idir.” dedi
KUMANDANLAR AMASYA’DA TOPLANIYOR
20.Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa ve Hamidiye Kahramanı olarak tanınan eski Bahriye Nâzırı Hüseyin Rauf Bey gizlice kimliklerini gizlemek suretiyle Amasya’ya doğru yola çıktıklarını buluşma yeri olarak daha evvel kararlaştırılan Havza’dan bildirmişlerdi. Mustafa Kemal Paşa’nın beklediği misafirler, Havza’da 45.Piyade Alay Komutanı Binbaşı Ruşen Bey’den gerekli bilgileri aldıktan sonra, yeni buluşma yeri Amasya’ya daha çabuk ulaşabilmeleri için acele bir otomobil Havza istikametine yollandı.
Ali Fuat Paşa ve Hüseyin Rauf Bey “Başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere, Amasyalıların candan tezahüratı ile karşılandılar. Uzun bir yolculuktan sonra Amasya’ya ulaşan kumandanlar Ali Fuat Paşa ile Hüseyin Rauf Bey’den başka gelenler şunlardı:
İzmit Eski Sancak Beyi İbrahim Süreyya Bey, Yüzbaşı Osman Nuri, Tufan Bey, Yedek Teğmen Recep Zühtü, Efganlı Teğmen Abdurrahman Maliye Müfettişi Arif Bey, Yaver Idris Bey (Ali Fuat Paşa’nın yaveri)
MİLLİ MÜCADELENİN İLK YAZILI BEYANI
“MİLLETİN İSTİKLALİNİ YİNE MİLLETİN AZİM VE KARARI KURTARACAKTIR.”
AMASYA TAMİMİ
22 Haziran 1919
1-Vatanın tamamı, milletin istiklâli tehlikededir. Hükümet merkezi İtilaf devletlerinin etkisi ve denetimi altında bulunduğundan sahip olduğu sorumluluğun gerektirdiklerini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi mâdum tanıttırıyor.
Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Milletin durumunu ve davranışı göz önünde bulundurarak haklarını dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak bir milli heyetin varlığı gerekmektedir. Bunun için her taraftan vuku bulan teklif ve milli istek üzerine Anadolu’nun en güvenilir yeri olan Sivas’ta milli bir kongrenin süratle toplanması kararlaştırılmıştır. Bunun için bütün illerin her livasından fırka ayrılıkları dikkate alınmaksızın muktedir ve milletin güvenini kazanmış üçer kişinin olabildiğince çabuk yetiştirmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir. Her ihtimale karşı bunun bir milli sır halinde tutularak ve delegelerin gereken yerlere kimliklerini gizleyerek gelmeleri.
2-Doğu vilayetleri namına 10 Temmuz’da Erzurum’da toplanması gereken kongre için sözü geçen vilayetlerin Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyetlerinden seçilmiş üyeler zaten Erzurum’a doğru yola çıkarılmışlardır. O vakte kadar diğer vilayetlerimizin temsilcileri de Sivas’a geleceklerinden Erzurum Kongresi’nin üyeleri belirlenecek zamanda umumi toplantıya katılmak üzere Sivas’a hareket edecektir.
3- Yukarıdaki esaslara göre temsilciler Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyetleri ve belediye başkanları tarafından ve çeşitli suretlerde seçileceklerdir.
4-Bu esasların uygulanmasına 3.Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, Eski Bahriye Nazırı Rauf Bey, 15.Kolordu Kumandanı Vekili Miralay Cevdet Bey, 3.Kolordu Kumandanı Miralay Rafet Bey, Samsun Mutasarrıfı Hamid Bey, 2.Ordu Müfettişi Cemal Paşa, 12.Kolordu Kumandanı Miralay Selahattin Bey, 25.Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa, 14.Kolordu Kumandanı Yusuf İzzet Paşa, Bursa’da 17.Kolordu Kumandan vekili Miralay Bekir Sami Bey, Edirne’de Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey diğer bazı sivil ve askeri önemli kişiler tarafından çalışılacaktır. Bundan başka eski Sadrıazam Müşir Ahmet İzzet Paşa, Nafıa Nazırı Ferit Bey,Ayan üyesinden Ahmet Rıza Bey gibi kişilerin fikir ve düşünceleri alınacaktır.
5- Redd-i İlhak ve Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyetlerinin verecekleri telgrafların,telgrafhanelerce kabul edilmeyerek çekilmemesi Posta ve Telgraf Müdüriyeti Umumiyesi’nden bildirilmiştir. Bu husus kesin şekilde reddedilerek,her ne şekilde olursa olsun serbestçe yazışmaların sağlanması için gösterilere devam olunacaktır.
6- Askeri ve sivil kuruluşlar hiçbir surette kaldırılmayacaktır. Kumanda hiçbir surette terk ve başkasına verilmeyecektir. Vatanın herhangi bir tarafında yeniden yapılacak düşman işgal hareketleri bütün orduyu ilgilendirecek ve meydana gelen duruma göre memleketin savunmasına birlikte girişilecektir. Bu sebeple komutanlar derhal birbirlerini haberdar edeceklerdir.
Silah ve savaş malzemesi kesinlikle elden çıkarılmayacaktır.”
Bu tamim bütün yurda telgraf vasıtası ile ulaştırıldıktan sonra ki, İngiliz İşgal Kuvvetleri yine bu tamim ile işin ciddiyetini anlayacaklardır. İstanbul Hükümetine derhal baskı yaparak derhal Mustafa Kemal’in geri çağrılmasını istemişlerdir. Ancak ok yaydan bir kere çıkmıştır. Daha önceden karar verdiği gibi ” her ne olursa olsun, Anadolu’dan bir başka yere gidilmeyecektir.”
MİLLET İRADESİ
“Amasya Tamimi” ile tarih sayfalarında yerini alan bu önemli yazı, Türk Tarihinden bir birkaç özelliği daha ortaya çıkarmıştır. Bu da Amasya’nın tarih içinde önemi ve yüklendiği misyonu. Bilindiği gibi Osmanlı’da en üstün irade padişahın iradesidir. En üstün müstakbel irade ise şehzadelere aittir. İstanbul padişahın, Amasya ise şehzadelerin karargahı idi. Padişah öldüğü veya tahtı bıraktığı vakit yani İstanbul’un üstün iradesi sustuğu zaman onun yerini Amasya’da oturan şehzadenen iradesi alırdı. Bu yüzden Mustafa Kemal’in İstiklal Beyannamesi’ni şehzadeler şehri ve önemli bir kültür merkezi olarak tarihimizdeki yerini alan Amasya’da ilan etmesi manidardır.
Bu tamim ile, Amasya, Osmanlı iradesinin yerini Türk Milletinin milli iradesinin, padişahın iradesinin yerine de milletin şehzadesi ve milli iradenin sembolü olan Mustafa Kemal’in iradesinin aldığı ilan ediliyordu.
Anadolu İstanbul’un önüne geçmiştir. Artık Anadolu İstanbul’a tabi değil, İstanbul Anadolu’da alınan ve alınacak olan kararlara tabi durumuna gelmiştir. Anadolu hareketinin ilk ciddi başlangıç noktası da bu karar etrafında gelişme göstermiştir.
Amasya Tamimi ile başlayan yeni dönem, 22 Ekim 1919 tarihinde İstanbul Hükümeti temsilcisi Bahriye Nazıra Salih Paşa’nın Amasya’da yeni kararlara ve yeni protoküllere imza atması ile noktalanacaktır. Bu gelişmeler Amasya’nın tarih içindeki önemine yeni sayfalar eklemiştir.
Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak sitemize eklenmilmiştir

CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.