Anadoluda kurulan ilk Türk devletleri tarih konu anlatımı Ahlatsahlar devleti, Alaşahlar devleti ile ilgili bilgiler, alaşahlar devleti nerede kuruldu, hükümdarları kimlerdi, kurucusu kimdi, ILIM, KÜLTÜR VE MEDENIYET hayatı nasıldı

Ahlatsahlar, 1100-1207 tarihleri arasinda Ahlat ve civarinda hüküm sürmüs bir Türk-Islâm hanedanidir.
 
Van gölünün kuzeybatisinda yer alan Ahlat adinin Urartular’dan geldigi ve onlarin bu sehre “Halads” dedikleri kabul edilmektedir. Ermenilerin Salent, Süryanilerin Keloth dedigi Ahlat Arapça Islâm kaynaklarinda Hilât seklinde geçer. Fakat Türkler’in buraya hâkim oldugu tarihten itibaren Ahlat olarak telaffuz edilmeye baslanmis ve günümüze kadar da bu adla anilagelmistir. Sehir ilk defa Hz. Ömer devrinde el-Cezîre fatihi Iyaz b. Ganm tarafindan Bitlis ve diger bazi sehirlerle birlikte fethedilmistir (20/640-641). Yapilan anlasmayla Ahlat ve Bitlis beyleri Islâm devletinin himayesinde kalacak ve yillik muayyen miktarda vergi ödeyecekti. Selçuklular’in bu bölgeye ilk akinlari, Çagri Bey’in 1015-1021 yillari arasinda gerçeklestirdigi meshur Dogu Anadolu seferi sirasinda yapilmisti. Çagri Bey’in dönüsünde: “Bize karsi koyabilecek bir kavme rastlamadim” seklindeki raporu, Selçuklular’in bu bölgeyi ele geçirme ümitlerini artirdi. Ilk Selçuklu sultanlari Tugrul Bey ve Alparslan, hem Türkmen kitlelerine yurt bulmak ve hem de Islâm ülkelerini korumak gayesiyle Bizans sinirlarina akinlar düzenlediler. Tugrul Bey bu seferlerden birinde Bargiri ve Ercis’i zaptetti.
 
Sultan Alparslan zamaninda Selçuklular’in eline geçen Ahlat, Anadolul’nun fethi sirasinda bir üs ve karargâh olarak kullanilmistir. Muhtemelen Malazgirt zaferinden önceki bir tarihte Türk hâkimiyetine giren sehir, Selçuklu sultanlari tarafindan tayin edilen valilerce yönetiliyordu. Kaynaklarin ifadesine göre; Malazgirt savasina katilan Ahlatlilar, elde ettikleri ganimetler sayesinde zengin olmuslardir. Daha sonra Mervanîler’in eline geçen Ahlat, 1100 yilina kadar onlarin idaresinde kaldi.
 
a) Sökmen el-Kutbî (1100-1111):
 
Ahlatsahlar hanedaninin kurucusu olarak kabul edilen Sökmen’e Selçuklular’in Azerbaycan valisi Kutbuddevle Ismail b. Yâkutî’nin kölesi oldugu için efendisine nispetle el-Kutbî deniliyordu. Kutbuddevle Ismail, Sultan Meliksah’in ölümünden sonra ogullari ve hanedan mensuplari arasinda baslayan taht kavgalari sirasinda öldürülünce, Sökmen onun oglu Mevdud’un hizmetine girdi (486/1093). Ahlat’a hâkim olan Mervanî emirlerinin zulüm ve iskencelerinden usanan halk, adaletiyle meshur Sökmen el-Kutbî’ye haber göndererek onu buraya davet ettiler. Sökmen bu daveti kabul ederek Ahlat’a geldi ve halk tarafindan coskun sevinç gösterileriyle karsilandi (493/1100).
 
Sökmen Mervanîler’i oradan uzaklastirarak sehre hâkim oldu. Sultan Meliksah’in oglu Melik Muhammed Tapar, kardesi Sultan Berkyaruk’a karsi giristigi taht mücadeleleri sirasinda daima kendisini destekleyen ve basarili hizmetlerde bulunan Sökmen el-Kutbî’ye Ahlat ve Van gölü havzasini ikta ederek onun Ahlat ve çevresine hâkimiyetini onayladi (493/1100). Ahlat merkez olmak üzere kurulan bu hanedana, kuruldugu yer dolayisiyla Ahlatsahlar denildigi gibi kurucusunun adina nispetle de Sökmeniyye, Sokmaniyya veya Sökmenliler de denilir.
 
Sökmen bu tarihten itibaren yine Melik Muhammed Tapar’a sadakatle hizmet etti. Nitekim 496 (1103) yilinda Hoy’da Muhammed Tapar ile kardesi Berkyaruk arasinda meydana gelen muharebede Yagisiyan’in oglu Muhammed ve Siirt emîri Kizil Arslan ile birlikte Sökmen de Muhammed Tapar’in saflarinda bulunuyordu. Bu savasta yenilen Muhammed Tapar, taraftarlariyla beraber Ercis’e ve oradan da Ahlat’a gitti. Ertesi yil Sultan Berkyaruk ile Muhammed Tapar arasinda anlasma saglaninca, Selçuklu topraklari ikiye ayrilmis ve Sepidrud (Kizilözen) sinir olmak üzere Derbend’den Diyarbekir ve Suriye’ye kadar uzanan saha Muhammed Tapar’in hâkimiyet sahasi olarak kabul edilmis ve Ahlat’ta da hutbe Muhammed Tapar adina okunmustur.
 
Sultan Muhammed Tapar, 1105 tarihinde Musul’da Emir Çökürmüs’ü kusatirken Sökmen yine onun yanindaydi. Sultan Muhammed Tapar, Eylül-Ekim 1108 tarihinde Emîr Mevdud’u; Porsukoglu Porsuk, Aksungur Porsukî ve Sökmen el-Kutbî ile birlikte Musul’u Çavli’nin elinden almak üzere gönderdi. Sökmen el-Kutbî, daha sonra Mevdud’un birinci Urfa seferine katildi(1110).
 
Sultan Muhammed Tapar’in emriyle Haçlilar’a karsi bir sefer hazirligina girisen Emir Mevdud, Artukoglu Ilgazi ve Sökmen el-Kutbî’nin de yer aldigi büyük bir orduyla Urfa üzerine yürüdü. Ceziret Ibni Ömer (Cizre)’de karargâh kuran Selçuklu ordusu, diger komutanlarin ve gönüllü mücahitlerin de katilmasi için beklemeye basladi. Urfa’yi ele geçirmeye karar veren müttefik kuvvetler, 2-11 Mayis 1110 tarihleri arasinda Urfa’yi kusatip giris-çikisi kontrol altina aldilarsa da bu kusatmadan önemli bir basari elde edilemedi.
 
Mevdud, Sultan Muhamed Tapar’in emriyle ertesi yil yeni bir sefere hazirlandi. Ismen sultanin oglu Mesud’un emrinde gerçeklestirilen bu sefere; Ilgazi’nin oglu Ayaz, Meraga emîri Ahmedîl ve Hemedan emîri Porsukoglu Porsuk’tan baska Ahlatsah Sökmen el-Kutbî de katildi. Birlesik Selçuklu ordusu Tellbâsir’i kusatti. Fakat Halep Selçuklu meliki Ridvan’in tutarsiz hareketleri ve Ahmedîl’in Tellbâsir kontu Joscelin ile anlasarak Mevdud’u kusatmayi kaldirmaya ikna etmesi sebebiyle yine netice elde edilemedi.
 
Sökmen bu sefer sirasinda Bâlis’te aniden rahatsizlanarak öldü (505/1111). Bunun üzerine ona bagli birlikler, efendilerinin cenazesini alarak Meyyafarikîn istikametinde yola devam ederken Sökmen’in hazinelerini ele geçirmek isteyen Ilgazi’nin saldirisina maruz kaldilar. Sökmen’in adamlari tabutu ortalarina alip kahramanca savastilar, Ilgazi’yi maglup ederek Ahlat’a gittiler ve cenazeyi burada defnettiler.
 
Sökmen’in ölümünden sonra Ahlatsahlar devleti büyük bir sarsinti geçirdi. Meraga emîri Ahmedîl, Sultan Muhammed Tapar’in yanina giderek Sökmen ilini kendisine ikta etmesini istedi. Fakat diger emîrler buna razi olmayinca Ahmedîl’in bu arzusu gerçeklesmedi. Hoy’un batisinda buraya bir konak mesafedeki Sökmenâbâd sehrinin Sökmen el-Kutbî mi yoksa torunlarindan II. Sökmen tarafindan mi kuruldugu kesin olarak tesbit edilememistir.
 
Sökmen el-Kutbî’nin hükümdarligi sirasinda Ahlatsahlar, basta Ahlat olmak üzere Malazgirt, Ercis, Adilcevaz, Eleskirt, Van, Tatvan, Erzen, Bitlis, Mus, Hani ve Bargiri sehirlerini hâkimiyetleri altina almislardi. Sökmen 502 (1108-1109) yilinda Meyyafarikîn’i yedi ay muhasara ettikten sonra Humartas’in elinden aldi ve Oguzoglu’nu (Kizoglu) buraya vali tayin ederek bazi agir vergileri kaldirdi. Sökmen devrinde bu bölgedeki ticarî hayat büyük gelisme gösterdi. Nitekim Ahlat ticaret gemileri Karadeniz sahillerinde de ticarî faaliyetlerde bulunuyorlardi. Tarihçiler böyle bir ticaret gemisinin Kostantiniyye denizinde (muhtemelen Karadeniz) battigini ve gemideki tüccarlarin boguldugunu ifade ederler.
 
b) Zahireddin Ibrahim (1111-1127):
 
Sökmen’in ölümü üzerine yerine zayif bir sahsiyet olan oglu Zahireddin Ibrahim geçti (1111). Ibrahim babasindan güçlü bir devlet miras almisti. Ilk olarak Meyyafarikîn’e giden Ibrahim vali Oguzoglu’nu (Kizoglu) azlederek yerine Ebû Mansur el-Muîn’i tayin etti. Ibrahim 507 (1113-1114) yilinda veziri Ebû Sa’d es-Sedîd’i idam edince Meyyafarikîn valisi olan kardesi Ebû Mansur isyan etti. Sultan Muhammed Tapar, daha sonra Meyyafa-rikîn’i önde gelen emîrlerinden Karaca es-Sâkî’ye ikta etti (508/1115). Böylece Meyyafarikîn Ahlatsahlar’in hâkimiyetinden çikmis oldu. Bu isyan ve karisikliklar sirasinda Meyyafarikîn harap oldugu gibi bu olaylardan rahatsiz olan halk da sehri terketmeye basladi. Sehir daha sonra Artuklular’in eline geçti (515/1121).
 
Ibrahim’in annesi Inanç Hatun’un ihtiraslari ve devleti ele geçirme arzusu, Ahlatsahlar’in zayiflamasina sebep oldu. Daha önce Ahlatsahlar’a bagli olan Erzen ve Bitlis beyi Hüsameddin Togan Arslan, bagimsiz hareket etmeye basladi. Ibrahim 518 (1124) yilinda Togan Arslan üzerine yürüyerek Bitlis’i kusatti. 1125 tarihinde de Artuklu Davud ile Gürcistan seferine çikti fakat bir netice elde edemedi ve yaklasik ondört-onbes yil hüküm sürdükten sonra 1126 veya 1127 yilinda öldü.
 
c) Ahmed (1127):
 
Ibrahim’in ölümü üzerine yerine kardesi Ahmed geçti ise de ancak on ay iktidarda kaldi. Ahmed’in kizi Zeyneb Hatun Artuklular’dan Necmeddin Alpi ile evlenmis ve 1166’da ölmüstür.
 
Bu sirada Inanç Hatun yeniden siyasî faaliyetlere giristi ve Ibrahim’in oglu Sökmen’i tahta çikardi. Inanç Hatun’un sonu gelmeyen ihtiraslarindan rahatsiz olan devlet adamlari, onu öldürerek devleti kurtardilar (1134).
 
d) Devletsah Nâsireddin Muhammed Sökmen (II. Sökmen) (1128-1185):
 
Ahmed’in tahttan uzaklastirilmasindan sonra hanedanin basina Devletsah Nâsireddin Muhammed Sökmen geçti (522/1128).
 
Irak Selçuklu Sultani Mesud, Ahlat, Malazgirt ve çevresini kardesi Selçuksah’a ikta edince (532/1133-38), Selçuksah Ahlat’i muhasara ederek ele geçirmek istedi. Fakat netice alamadan geri döndü.
 
540 (1145) yilinda Ahlatsahlar’la Artuklular arasinda sihriyet yoluyla akrabalik kuruldu. Sökmen de Erzurum meliki Saltuk’un kizi Sahbânû ile evlenerek bu iki hanedani birbirine yaklastirdi.
 
Musul atabegi Imadeddin Zengî’nin ölümü üzerine Ahlat sahi Sökmen de Hizan, Maden ve diger bazi bölgeleri kendi hâkimiyet alanina dahil etti. Daha sonra Artuklular’dan Kara Arslan, Sökmen’e ait olan Malazgirt’i isgal ve yagma etti. Necmeddin Alpi, buna müdahale edip iki taraf arasinda baris sagladi (549/1154).
 
Türk hükümdarlarinin birbirleriyle ve Haçlilarla mücadelesini firsat bilen Gürcüler, Azerbaycan ve Dogu Anadolu’daki bazi yerleri isgal ettiler. Erzurum meliki Izzeddin Saltuk da Gürcüler’e esir düstü. Fakat daha sonra fidye ödenerek kurtarildi. Gürcüler Ani’yi isgal edince, II. Sökmen, Izzeddin Saltuk, Bitlis emîri Togan Arslan’in oglu Devletsah ve Artuklular’dan Necmeddin Alpi, kuvvetlerini birlestirerek 1161 yilinda Gürcistan seferine çikmaya karar verdiler. Fakat Alpi henüz iltihak edemedigi, Saltuk da habersiz ayrildigi için II. Sökmen agir bir bozguna ugradi. Askerlerinin büyük bir kismi öldürüldü.
 
Ibnü’l-Esîr, bu olayda dörtyüz süvariden baska salimen dönen olmadigini kaydeder. Türk kuvvetleri büyük kayiplar vererek geri döndüler ve II. Sökmen esirleri kurtarmak için büyük meblaglar ödemek zorunda kaldi. Gürcüler bu zaferden kuvvet ve cesaret alarak 1162 yilinda Duvin’i isgal ve yagma ettiler. Duvin ve köylerinde onbin kisiyi kiliçtan geçirdiler. Kadin-erkek pek çok kisiyi esir aldilar. Kadinlari çirilçiplak soyup yalinayak götürdüler. Cami ve mescitleri yakip yiktilar. Müslüman kadinlara yapilan zulüm ve iskenceyi gören Gürcü kadinlar bile bu durumu tasvip etmediler ve : “Siz müslümanlari, onlarin kadinlarina yaptiginiz seylerin aynisini bize yapmaya mecbur ettiniz” diyerek onlari giydirdiler.
 
Gürcü kadinlarinin dahi isyan etmelerine sebep olan bu zulüm ve iskenceler, müslümanlari harekete geçirdi. II. Sökmen, Devletsah, Azerbaycan atabegi Ildeniz ve Irak Selçuklu sultani Arslansah, 1163 tarihinde ellibini askin büyük bir orduyla Gürcistan topraklarina girdiler, sehirlerini yagma edip kadin ve çocuklarini esir aldilar. Yaklasik bir ay süren savaslar neticesinde Gürcüler agir kayiplar verdiler. Türk kuvvetleri; ihtida eden, fakat bunu gizleyen bir Gürcü askerin yardimiyla büyük bir zafer kazandilar ve zengin ganimetlerle döndüler.
 
Sökmen, Ahlat’ta muhtesem bir merasimle karsilandi. Tarihçiler bu hâdiseyi “görülmeye deger bir gün” olarak tavsif ederler. Bu zafer münasebetiyle Türk sehirlerinde bayram yapildi.
 
Gürcüler ertesi yil (1164) Ani’ye tekrar saldirdilar. Fakat Atabeg Ildeniz yetisip sehri kurtardi. Ildeniz sehri tamir etmekle mesgul iken Gence’nin isgal edildigini duyunca süratle hareket etmis fakat Ahlatsahlar’a tâbi olan Surmari emîri Ibrahim daha önce sehri kurtarmisti. Türkler’le Gürcüler arasindaki savaslar araliklarla devam etti. 1175 yilinda Aras ovasinda Gürcüler’le savasa tutusan Ildeniz, maglup olunca II. Sökmen’den yardim istedi. Irak Selçuklu sultani Arslansah da bu kuvvetlere katildi. Müttefik kuvvetler, Akhalkelek ve Trialith’i yagma ettikten sonra Duvin’e kadar geldiler. II. Sökmen 1175’de Ahlat’a döndü.
 
Selâhaddin Eyyubî, Siî-Fatimî halifelige son verip Eyyubiler devletini kurduktan sonra hâkimiyet sahalarini genisletmek, Firat ve Dicle vadilerini kendi topraklarina katmak istiyordu. Bu durum, Musul atabegligiyle Artuklular için önemli bir tehlike teskil etmeye basladi. Ahlat sahi II. Sökmen, hem Musul atabegi Izzeddin Mesud, hem de Artuklu Kutbeddin Ilgazi’nin akrabasi oldugu için Selahaddin’in Urfa, Seruc ve Nusaybin’i alarak Musul’a kadar uzanmasi üzerine onu muhasaradan vazgeçirmek için elçiler gönderdi. Sonunda Abbasî halifesi Nâsir Lidinillah, Azerbaycan atabegi Kizil Arslan ve Seyhu’s-Suyuh Sadreddin ile isbirligi yaparak onu Musul’u muhasara etmekten vazgeçirdiler. Selahaddin dönüsünde Sincar’i kusatinca, Atabeg Izzeddin Mesud tekrar Sökmen ve Ilgazi’den yardim istedi. Sökmen ileri gelen adamlarindan Seyfeddin Begtimur’u gönderip muhasaraya mâni olmak istedi. Fakat Eyyubîler’in ileri sürdügü sartlara öfkelenerek geri döndü.
 
Bu yoldaki gayretlerinin neticesiz kaldigini gören Sökmen, Kutbeddin Ilgazi ve Atabeg Izzeddin Mesud da askerlerini toplayarak Mardin-Koçhisar arasindaki Harzem köyünde bulustular. Fakat Selahaddin Sincar’i zaptedip oradan Harran’a geçmis ve askerlerini dagitmisti. Onlarin isbirligi yapip toplandiklarini duyunca, Hama’da bulunan yegeni Takiyyüddin’e haber gönderip onu yardima çagirdi. Takiyüddin geldi ve Selahaddin’e derhal oradan ayrilmasini tavsiye etti. Fakat digerleri ona sakin ayrilma dediler. Selahaddin kendisi de ayrilmaktan yanaydi, bu sebeple oradan Ra’su’l-Ayn’a gitti. Birlesik kuvvetler, onun ayrildigini duyunca dagildilar. Ahlatsahi Sökmen de: “Asker toplayip geri gelecegim” diyerek Ahlat’a döndü. Bu arada Izzeddin ve Kutbeddin Musul’a gitti. Selâhaddin ise yola devam edip Harzem’de konakladi ve birkaç gün orada bekledi.
 
Ahlat’in zenginligi çevredeki hükümdarlarin bu sehre göz dikmesine sebep oluyordu. Bunlar arasinda Ildeniz’in oglu Cihan Pehlivan, Selahaddin Eyyubî, yegeni Takiyyüddin Ömer, Eyyûbi meliki Mevdud b. Âdil ve Selçuklu Tugrulsah’i sayabiliriz. Sökmen’in 10 Temmuz 1185 tarihinde ölümü, bu hükümdarlarin Ahlat üzerindeki emellerini daha da artirdi. Çünkü Sökmen, geride evlat birakmadigi gibi kendinden sonra devletin basina geçecek baska bir hanedan üyesi de yoktu.
 
II. Sökmen uzun yillar hüküm sürmüs ve yaklasik seksen yaslarinda ölmüstür. Çevredeki bütün hükümdarlar ona saygi gösterirlerdi. Akilli, ileri görüslü ve güzel ahlâkli bir hükümdardi. Halk da onu çok severdi. Cesareti ve Gürcüler’e karsi cihadi, halkin gönlünde taht kurmasina sebep olmustu. Bundan dolayi hatirasi uzun müddet halkin gönlünde yasadi. Gerçekten de Ahlat, en parlak dönemine onun devrinde ulasti.
 
e) Seyfeddin Bektimur (1185-1193):
 
II. Sökmen, oglu olmadigi ve hanedan mensuplarindan da bu görevi üstlenecek kimse bulunmadigi için halkin ve devlet erkâninin arzusu üzerine memluklerinden Bektimur’u evlât edinmis ve devletini ona vasiyet etmisti. Bu vasiyet uyarinca hanedanin basina Bektimur geçti (1185-1193). Selahaddin devlet adamlarini toplayip bu hususu onlarla istisare etti. Bazilari: “Ahlat çok muazzam ve zengin bir vilâyettir. Su anda sahipsizdir” diyerek onu Musul’u muhasaradan vazgeçirip Ahlat’a gitmege tesvik eettiler. Selahaddin ne yapacagina tam karar veremedi. Bu sirada Ahlat’in ileri gelenlerinden, emîrler ve halktan gelen mektuplar da onu Ahlat’a davet ediyordu. Aslinda bu bir taktikten ibaretti. Çünkü o sirada Azerbaycan ve Hemedan hâkimi Semseddin Pehlivan da Ahlat iline göz dikmisti. Ahlatlilar Selahaddin ile Pehlivan’i birbirlerine düsürerek ülkelerini korumak istiyorlardi. Selahaddin vali Davud ve adamlarinin tesvikiyle Nâsireddin Muhammed, Muzaffereddin ve diger bazi emîrlerini Ahlat’a gönderdi. Kendisi de Meyyafarikîn’e dogru yola çikti.
 
Pehlivan Ahlat yakinlarina kadar gelerek karargâh kurmustu. Sonunda halk ve Bektimur, Eyyubîler’e karsi Pehlivan ile isbirligi yapmaga karar verdiler. Bu arada Selahaddin Meyyafarikîn’i ele geçirdi (29 Agustos 1185) ve halifeye haber gönderip Ahlat, Diyarbekir ve Musul’a hâkimiyetinin tasdik edilmesini istedi. Bektimur Pehlivan ile anlasarak Ahlat’in Eyyubîler tarafindan istilâ edilmesine mâni oldu. II. Sökmen gibi güçlü bir hükümdardan sonra Bektimur’un ülke yönetimine hâkim olmasi Ahlatsahlar için büyük bir bahtiyarlikti. Halkin destegini ve sevgisini kazanmis olan Bektimur, Eyyubîler’in en kuvvetli dönemlerinde Ahlat’i istilâ etmelerine engel oldu.
 
Bununla beraber Eyyubîler’den Takiyyüddin Ömer, 1191 yilinda Ahlatsahlar’in hâkimiyetindeki Hani’yi ele geçirdi ve Ahlat üzerine yürüdü. Sehri bir müddet kusattiysa da netice elde edemeden ayrilmak zorunda kaldi. Daha sonra Malazgirt üzerine hücum etti. Fakat Erzurum meliki Saltuk’un kizi Mama Hatun Ahlatsahlar’in yardimina kosarak Malazgirt’in istila edilmesine mâni oldu. Bundan dolayi muhasara uzun sürdü ve nihayet Takiyyüddin, Ekim 1191’de ölünce Bektimur rahat bir nefes aldi. Fakat Eyyubîler’in Ahlat’i istila emelleri Selahaddin Eyyubî’nin 1193 yilinda ölümüne kadar devam etti.
 
Bektimur Selahaddin’in ölümünü duyunca, çok sevinmis ve kendisine el-Melikü’l-Muazzam Selahaddin Abdülaziz adini vermistir. Onun bu davranisi tarihçiler tarafindan ayiplanmaktadir.
 
Selahaddin’in ölümünden sonra Artuklu Yavlak Arslan ve Musul atabegi Izzeddin Mesud ile anlasan Seyfeddin Bektimur, Meyyafarikîn’i geri almaya tesebbüs etti, fakat 5 Mayis 1193 tarihinde ölümüyle bu tesebbüsü yarim kaldi. Bektimur’un Batinîler tarafindan öldürüldügüne dair rivayetler oldugu gibi, onun yerine göz diken damadi Bedreddin Aksungur Hezar Dinarî tarafindan öldürülmüs olmasi da muhtemeldir. Ibnü’l-Esîr’e göre, Hezar Dinarî tarafindan öldürülmüstür.
 
Bektimur âdil, dindar, hayir ve hasenati seven, âlimleri, fakir ve sûfîleri himaye eden, cömert, cesur ve güzel ahlâkli bir hükümdardi. Çok sadaka verir, halka çok iyi davranirdi. Ermeni tarihçi Vardan Bektimur’un Sasun bölgesini de fethettigini ve Takiyyüddin Ömer’in ölümünden sonra hristiyanlara karsi da çok iyi davrandigini yazar.
 
f) Bedreddin Aksungur Hezar Dinarî (1193-1198):
 
Seyfeddin Bektimur’un öldürülmesi üzerine ülkeye Aksungur Hezar Dinarî hâkim oldu (1193-1198). O da II. Sökmen’in memlûklerindendi. Ahlatsah tarafindan Cürcanli bir tüccardan 1000 dinara satin alindigi için kendisiine Hezar Dinarî lâkabi verilmisti. Daha sonra Bektimur’un kizi Ayna Hatun ile evlenerek yüksek bir mevki elde etmisti. Ihtirasli oldugu için Bektimur’u öldürüp karisiyla oglunu da hapsetmisti. Erzurum meliki Tugrulsah ile birleserek Gürcü kuvvetlerini maglup etti ve pek çok ganimet ele geçirdi. Kaynaklarda onun ölümüyle ilgili farkli rivayetler vardir. Ebu’l-Fidâ Aksungur’un 594’te (1197-1198) yilinda öldügünü söylerken Sibt Ibnü’l-Cevzi ile Ebu’l-Ferec onun 604 (1207-1208) tarihinde Bektimur’un baska bir oglu tarafindan öldürüldügünü kaydederler.
 
g) Sücaeddin Kutlug (1198):
 
Aksungur’un ölümünden sonra, Sücaeddin Kutlug adli bir köle Ahlat’ta yönetimi ele geçirdi. Bektimur’un küçük yastaki oglu Muhammed’i de ortak hükümdar ilan etti. Fakat kisa bir müddet sonra Bektimur’un ogluyla anlasmazliga düstü ve onu saltanattan uzaklastirdi. Bunun üzerine Bektimur’un oglu, Kutlug’un Ermeni asilli oldugunu söyleyerek halki ona karsi kiskirtti. Ayaklanan halk Kutlug’u sigindigi kalede yakalayip öldürdü (1198). Ibnü’l-Esîr ve ondan naklen Müneccimbasi, Kutlug’un ileri görüslü, âdil ve halka iyi muamele eden bir hükümdar oldugunu, buna karsilik Bektimur’un oglunun sefih bir insan oldugunu söylerler.
Kaynak: izni ile alınmıştır

CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.