Ankara'nın Jeomorfolojik yapısı nedir?

3.4. JeomorfolojİK YAPI
“Ankara kenti ve çevresinin topografik yapısına bakıldığında, kentin sırtı doğuya dönük at nalı biçiminde yakın ve uzak tepe ve dağ dizileriyle çevrelendiği görülür. 1990 Ankara Metropoliten Alanı mevcut durum analizi çalışmasında, jeomorfolojik birimler; düzlükler(800-850 m.), alçak sekiler(850-900m.), yüksek sekiler(900-1000m.), alçak platolar(1000-1100m.) ve orta ve yüksek platolar(1100-1500m.) adı altında incelenmiştir. ”(Ankara 1985’den 2015’e:1987).
“800-850 m. arasındaki vadi ve ova tabanı düzlüklerinde yer alan akarsular, kum ve çakıl yığılmasından oluşan birikinti konilerini meydana getirir. Ankara’da hipodromdan başlatarak batıya doğru uzanan geniş alanlar, AOÇ, Çubuk ovası, Mürtet ovası ve Malıköy ovası bu nitelikteki yerlerdir. Gazi mahallesi Şeker fabrikası, AOÇ kenarındaki yerleşik fabrikalar ve bazı küçük sanayi tesisleri bu tür düzlüklerde yer almıştır. ”(Ankara 1985’den 2015’e:1987).
“850-900 m. yükseltideki alçak seki düzlüklerinin Ankara Çayı güneyi ve kuzeyinde yer alan bölümleri  büyük ölçüde kentsel kullanıma açılmıştır. Yenişehir, Maltepe ve Bahçelievler’in bir kısmı alçak sekilere yerleşmiştir. Atatürk bulvarı ve Necatibey caddesi bu düzlükler arasındaki vadilerden geçmektedir. Sincan ve Etimesgut güneyindeki alçak sekiler kısmen kentleşmiş, Çubuk-Esenboğa, Gölbaşı ve Malıköy’deki alçak seki düzlükleri ise tarımsal amaçlı kullanımlarını korumaktadır.” (Ankara 1985’den 2015’e:1987).
“900-1000 m. yükseltideki yüksek sekiler, Ankara kentinin büyük bir bölümünü oluşturur. Yüksek sekilerdeki zeminin taşıma gücü yüksektir.”(Ankara 1985’den 2015’e:1987).
“1000-1100 m. yükseklikteki alçak platolar, 1990 yılı Ankara kent formunun kuzey ve güneyindeki dış halkaların yerleştiği bölümlerde yer alır. Genellikle derin vadilerle parçalanmış olan alçak platoların çevresi de genelde yamaçlarla sarılmıştır. ”(Ankara 1985’den 2015’e:1987).
“1100-1200 m. orta yükseklikteki platolar, Ankara jeomorfolojik yapısı içinde yerleşmenin en üst sınırında kalırlar. (Ankara 1985’den 2015’e:1987).
“1200-1500 m. yükseklikteki yüksek platolar dağ eteklerindeki aşınım düzlükleridir. Ankara çevre köyleri içinde yüksek platolarda yer alan köy sayısı sınırlıdır. Bunlar arasında bulunan Yakup Battal, Kıbrıs, Dikmen köyleri de platoların vadi yamaçlarına saklanmışlardır. İklim koşulları açısından yaşantısı zor alanlar oluştururlar.”(Ankara 1985’den 2015’e:1987).
 
3.5. Depremsellİk
Ankara Deprem Bölgeleri Haritasında genel olarak IV. Derece Deprem bölgesinde kalmaktadır. Bununla birlikte III. Derece Deprem Bölgesine ve civardaki aktif zonlara da oldukça yakın bir konumda yer almaktadır.
Ankara’nın yerleşimi genel olarak üç ayrı cins zemin üzerinde bulunmaktadır:
1. Genç alüvyal dolgu zeminler.
2. Eski nehir terasları ve Pliyosen yaşlı dolgu zeminler.
3. Paleozoyik yaşlı şist ve grovaklar, daha genç kalker ve volkanik kayaçların oluşturduğu kaya zeminler.
Genç alüvyal dolgu zeminler, Çubuk ve Ankara Çayı vadilerinde toplanmış, gevşek yapılı çakıl, kum, şist ve killerden oluşmakta ve kalınlıkları 20-50 m. Arasında değişmektedir. Taşıma güçleri 1 kg/cm² den daha azdır. Ampirik olarak hesaplanan hakim titreşim periyodları 0,5-0,8 sn arasındadır .
Eski alüvyal ve Pliyosen yaşlı dolgu birimler kentin güney ve kuzeyinde oldukça geniş alanları kapsamaktadırlar. Kalınlıkları 5-250 m. arasında bulunmuştur. Çok değişik seviyelerde yeraltısuyu taşırlar. Taşıma gücü 1-4 kg/cm² arasında değişmektedir. Ampirik olarak hesaplanan hakim titreşim periyodları kalınlıklarına bağlı olarak 0,4-0,8 sn arasında değişmektedir.
Kentin tepelerini oluşturan kaya zeminler kuzeyde genç volkanik, dasit, andezit, bazalt ve tüflerden oluşmaktadır. Güney ve güneybatıda ise kristalen şist, grovak, kalker ve mermerlerden oluşan, Paleozoyik yaşlı Elmadağ serisi hakimdir. Taşıma güçleri çok yüksek ve hakim titreşim periyotları çok kısadır (0,1-0,2 sn).
Ankara yaklaşık 100 km. Kuzeyinde bulunan Kuzey Anadolu Fayı ile yaklaşık 90-100 km. Güneydoğusunda bulunan Kırşehir-Keskin fay zonundaki depremlerden önemli ölçüde etkilenmiştir.
Ankara, 50 km.lik bir alan içinde oluşacak küçük depremlerin (M<5.5) ve 70-100 km.lik uzaklıklar arasında oluşacak büyük depremlerin (M>7.0) etkisi altında kalan bir kenttir.
Ankara’yı etkileyen deprem kaynakları 90-120 km. uzaklıkta olduğundan kent uzun periyodlu yüzey dalgalarından daha çok etkilenecektir. Bu dalgaların özellikle genç alüvyal alanlarla kalın Pliyosen dolgu alanlar üzerinde rezonans nedeniyle genliklerinin büyümesi olasılığı vardır. Kaya zeminlerle, doğal titreşim periyodları 0,5 sn.nin altında olan zeminler genellikle daha küçük yer hareket ivmesi vereceklerdir.
Genç alüvyonlar ve Pliyosen yaşlı kalın dolguların bulunduğu alanlar ve üstünde bulunan yapılarda, civarda olabilecek depremlerde daha büyük ivme değerli ve daha uzun deprem devam süresi verebilecek en tehlikeli yerlerdir.
Bu durumda gittikçe yükselen ve dolayısıyla titreşim periyodları zemin hakim titreşim periyoduna oldukça yaklaşmış olan bu yöredeki yapılara deprem kuvvetlerinin etkimesi daha büyük olacaktır (Ergünay, O. : 1976).
Ankara’da yakın tarihte hasar yapıcı (m>7.0) büyük deprem oluşmamakla birlikte, civarındaki aktif zonlardan dolayı her zaman risk altındadır.
İmar planlarının hazırlanması, arazi kullanım kararları ve kullanma yoğunluklarının saptanmasında deprem riskini arttıracak kararlardan kaçınmak gereklidir.
Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak sitemize eklenmiştir

CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.