Bitkilerin genel yapısı nedir?

BİTKİLERİN GENEL YAPISI
Bugün karada yaşayan bitkilerin çoğu çiçekli bitkilerdir. Çiçekli bitkilerin yeryüzünün büyük bölümüne dağılıp uyum sağlayabilmesi,üreme özelliklerinin üstünlüğü ile açıklanabilir. Çiçekli bitkiler başlıca 4 kısımdan oluşur:
1-KÖK:
Bitkileri toprağa bağlayan ve topraktan su ve mineral maddelerin alımını sağlayan organıdır. Tohumdan çıkan ilk kök ana kök, ana kökten çıkan ve yanlara uzanan köklere yan kökler denir. Ana ve yan kökün uç kısmındaki tüysü yapılara emici tüy denir. Kök uçlarındaki büyüme bölgelerini koruyan yapılara yüksük adı verilir. Kök yerçekimi yönünde büyür. Kök hücreleri klorofil içermez. Bitkilerdeki farklı kök tipleri şunlardır:
a)Kazık kök: Belirgin,uzun ve iyi gelişmiş olan bir ana kök hakimiyetiyle oluşan kök sistemidir. Örn:fasulye,papatya,ebegümeci,gelincik,yonca ve yüksek yapılı ağaçlar.
b)Saçak kök: Belirgin bir ana kök hakimiyeti olmayan, yaklaşık hepsi aynı boy ve kalınlıkta olan kök sistemidir. Örn:soğan,buğday,arpa,yulaf,mısır,pırasa.
c) Yumru(Depo) kök: Besin depo eden kazık köklerdir.Örn:turp,havuç,şeker pancarı,kereviz.
d) Tutunma kökü: Tırmanıcı bitkilerde, gövdenin duvara yada ağaçlara tutunmasını sağlayan köklerdir. Örn:sarmaşık.
Bu köklerin dışında, hava ve destek kökleri de vardır.
Kökün görevleri:
• Bitkinin toprağa tutunmasını sağlar
• Topraktan su ve suda çözünmüş minerallerin alınmasını sağlar
• Bazı bitkilerde besin depolar.
2-GÖVDE:
Bitkinin toprak üstünde gelişen,dik durmasını sağlayan,üzerinde dal,yaprak ve çiçekleri taşıyan kısmıdır. Gövdenin uç kısmında büyüme noktası bulunur ve buradaki hücrelerin çoğalmasıyla bitki uzar ve büyür. Büyüme noktasının üzeri yapraklarla örtülü olup buna tepe tomurcuğu denir. Gövde üzerindeki yan dalları oluşturan tomurcuklara ise yan tomurcuk denir. Gövdenin büyümesi genelde yerçekimine zıt yönlüdür. Gövde tipleri:
a)Otsu gövde: Tek yıllık bitkilerdeki,ince,zayıf gövde tipidir. Örn:buğday,mısır.
b)Odunsu gövde: Çok yıllık bitkilerin sahip olduğu, sert,dayanıklı gövde tipidir.Örn:ağaçlar.
c)Sarılıcı gövde: Başka bir bitki üzerine veya duvar gibi yerlere sarılarak büyüyen bitkilerin gövdeleridir. Örn:sarmaşık,asma,fasulye.
d)Sürünücü gövde: Toprak üstünde sürünerek büyüyen bitki gövdesidir. Örn:kavun,karpuz,salatalık.
e)Yumru gövde: Besin depolayan toprakaltı gövdesidir. Örnatates
f)Yassı gövde: Kısalarak yassılaşan ve yaprakların sık dizilerek gövdeyi örttüğü gövde tipidir. Örn:soğan,sarımsak,lale,pırasa.
g)Su depolayıcı gövde: kurak ve sıcak bölgelerde yaşayan, su depolamış etli gövdelerdir. Örn:kaktüs
Gövdenin görevleri:
• Bitkinin dik durmasını sağlar. Dal, yaprak ve çiçekleri üzerinde taşır.
• Kök ile yapraklar arasında su,mineraller ve besinlerin taşınmasını sağlar.
• Bazı bitkilerde besin, bazılarında su depo eder.
3-YAPRAK:
Bitkilerin yassılaşmış yeşil organlarıdır. Bir yaprakta yaprak tabanı, yaprak sapı ve yaprak ayası olmak üzere 3 farklı kısım görülür. Yaprak ayası fotosentez yüzeyini arttırmak için yassılaşmıştır. Yaprağın yapısında çok miktarda klorofil ve gözenek bulunur. Su bitkilerinde gözenekler yaprak yüzeyinde, kurak bölge bitkilerinde ise alttadır. Gözenekler (stoma), bitkinin gaz alışverişini sağlayan yapılarıdır. Ayrıca bitkiler bu gözenekler sayesinde tıpkı insanlar gibi terleyerek yüksek sıcaklıklara karşı kendilerini korurlar. Terleme sayesinde, kökteki emici tüylerle besin alma işi devam eder. Bitkinin sıcaklığı ayarlanır ve bazı artık maddeler atılmış olur. Terleme ve gaz alış verişini sağlayan gözeneklerin yardımıyla yaprak görevlerini başarıyla gerçekleştirir.
Yaprağın görevleri:
• Fotosentezle besin (glikoz) üretir
• Solunum yapar
• Terleme yapar
Yaprak sapı dallanmamış yapraklara basit yaprak, yaprak sapının parçalanıp dallara ayrılmasıyla oluşan yapraklara bileşik yaprak denir. Yaprakların dalda dizilişi, güneş ışığından en iyi yararlanabilecek şekilde, birbirini örtmeyecek biçimdedir. Yapraklardaki klorofil sayesinde, güneş ışığının etkisiyle gerçekleştirilen fotosentezle bitkiler kendi besinlerini üretirler. Böyle kendi besinini kendisi yapabilen canlılara ototrof (üretici) canlı denir. İnsanlar ve hayvanlar gibi besinlerini dışarıdan hazır alan canlılara ise heterotrof (tüketici) canlı denir. Fotosentez (Karbon özümlemesi), ışık enerjisi ile su ve karbondioksitin birleştirilerek besin oluşturulması olayıdır. Bitkiler fotosentez sırasında havaya oksijen verirler.
Fotosentez denklemi:
4-ÇİÇEK:
Çiçekli bitkilerde, bitkinin üreme organlarını taşıyan yapısına çiçek denir. Tam bir çiçek dıştan içe doğru 4 bölümde incelenebilir:
a) Çanak yaprak: Yeşil renkli, çiçeği dıştan koruyan dış yapraklardır.
b) Taç yaprak: Renkli, kokulu, gösterişli yapraklardır.böcekleri çiçeğe çekerek tozlaşmayı sağlarlar.
c) Dişi organ: Genelde tek ve çiçeğin ortasında,dişicik tepesi,dişicik borusu ve yumurtalıktan oluşur. Dişi üreme hücreleri yumurtalıkta gelişir. Yumurtalık döllenmeden sonra meyveyi oluşturur.
d) Erkek organ: Dişi organın çevresinde, sapçık ve başçıktan oluşan organlardır. Erkek üreme hücreleri olan polenler, başçıklardaki keselerde oluşurlar.
Olgunlaşan polenlerin böcekler,rüzgar,su yada insan gibi etmenlerle dişi organın tepesine taşınmasına tozlaşma denir. Polenin içindeki dölleyici çekirdek (sperm), polen tüpü sayesinde yumurtalığa ulaşır ve yumurtayla birleşir. Buna döllenme denir. Döllenmiş yumurtaya zigot adı verilir, zigot gelişerek embriyoyu verir.
Embriyo ileride bitkiyi oluşturacak yapıdır. Embriyo ve onu besleyecek olan besin doku ve tohum içinde bulunur. Yani tohum embriyoyu içinde barındıran ve onu koruyan yapıdır.
Döllenmeden sonra, döllenen yumurta embriyoyu oluşturduğu gibi, yumurtalıkta etli ve sulu bir hal alarak meyveyi oluşturur. Meyve tek bir yumurtalıktan oluşursa, basit meyve (erik, kiraz,şeftali,vişne,fındık,ceviz,kestane) birden fazla yumurtalıktan oluşursa bileşik meyve (ahududu,böğürtlen,çilek) sadece yumurtalıktan oluşursa gerçek meyve (üzüm,şeftali,kiraz erik),yumurtalık dışındaki diğer organlarda (çanak yaprak,taç yapraklar vs.) oluşumuna katılırsa yalancı meyve (elma,armut,ayva) adını alır.
Bitkilerin meyve ve tohumları olgunlaştıktan sonra su,rüzgar,hayvan ve insanlar aracılığıyla çevreye yayılır. Meyveler hayvanlar yada insanlar tarafından yendikten sonra tohumlar toprağa atılır. Toprakta uygun nem ve ısı olduğunda tohum içine su alarak kabuğunu çatlatır, böylece çimlenme olayı başlar. Çimlenmeyle yeni bir bitki oluşur.
Açık tohumlular denen bitki grubunda, tohum taslakları meyve yapraklarıyla örtülü değildir. Örn;çam,ladin,sedir,köknar. Bu bitkiler her zaman yeşil kalan odunsu bitkilerdir. Kapalı tohumlular denen grupta ise tohum taslakları meyve yapraklarıyla örtülü durumdadır. Örn;gül,gelincik,elma vs. Bu grupta otsu ve odunsu türler bulunur, genelde bitkiler bu gruptandır.
Bazı bitkilerse suda yaşarlar. Böyle bitkilerin suda tutunmasını sağlayan hava ve destek kökleri vardır. Su içinde olan gövdeden çıkan yaprak ve çiçekler su yüzeyinde görülürler. Bunların yapraklarındaki gözenekler üst yüzeydedir. Böyle bitkilere su bitkileri denir. Örn;nilüfer,su mercimeği,saz,su kamışı.
ÇİÇEKSİZ BİTKİLER (Sporlu bitkiler):
Çiçek ve tohum yapısı olmayan bitkilerdir. Üremeleri spor keselerinde oluşan spor denen yapılarladır. Çiçeksiz bitkilerin kök,gövde,yaprak gibi organları da iyi gelişmemiştir. İletim demetinin bulunup bulunmamasına göre, damarlı ve damarsız bitkiler olmak üzere 2 gruptur. Su yosunları, karayosunları, ciğerotları damarsız çiçeksiz bitkiler grubundandır ve iletim demetleri bulunmaz. Eğreltiotları, kibrit otları ve atkuyrukları damarlı sporlu bitkilerdir ve iletim demetleri bulunur.
Su yosunları (Algler): Deniz, göl, bataklık, nemli toprak ve ağaç gövdelerinde yaşarlar. Hücrelerinde klorofil vardır ve fotosentez yaparlar. Klorofilden başka renk maddesi de taşırlar ve bu pigmentlerine göre mavi-yeşil, yeşil, kahverengi, sarı, kırmızı suyosunu gibi gruplara ayrılırlar.
Karayosunu: Nemli yerler, ağaç kabukları, kayalar ve toprak üzerinde görülen, küçük yeşil renkli bir bitkiciklerdir. Boyları 1-2cm. kadardır.
Eğreltiotları: Ormanların nemli topraklarında yaşarlar. İletim demetleri olduğundan çiçekli bitkilerin en gelişmiş grubudur. Geniş yapraklarının alt yüzeyinde küçük kahverengi spor keseleri bulunur.
BİTKİLER VE ÇEVRE
Bitkiler tüm dünya üzerinde karalardan denizlere geniş bir alana yayılmışlardır. Karalarda bitkiler, diğer ortamlara göre daha fazladır ve daha gelişmiştir. İklim bitkiler üzerinde önemli etkiye sahiptir. Bu yüzden kara bitkileri iklime bağlı olarak, çöl bitkileri, orman bitkileri, çayır bitkileri, step bitkileri gibi isimler alır. Her grup bulunduğu iklime ve ortama uyum sağlamış durumdadır.
Bitkilerin yaprakları ne kadar büyükse kaybedecekleri su o kadar fazla olacaktır. Bu yüzden ılık ve nemli alanlarda yaşayan bitkilerin yaprakları büyük, soğuk ve kurak bölgelerde yaşayan bitkilerin yaprakları küçüktür. Bu yüzden bazı ağaçlar kışın yapraklarını döker.
Çöl bitkileri suyun bulunmadığı kurak ortamlarda yaşadıklarından, su kaybını en aza indirmelidir. Bunun için, gövde su depo etmiş, yapraklar dikensi şekle dönüşmüş ve küçülmüştür. Kökleri daha fazla suya ulaşabilmek için derine iner. Çayır ve step bitkileri, genelde otsu ve çalımsıdır.Yağmur ormanları ise uzun ve sık ağaçlardan oluşur. Tropik yağmur ormanları, oksijen, karbon ve su çevrimlerinde önemli görev üstlendiklerinden, dünya ikliminin dengede tutulmasında büyük önem taşırlar.
Yeryüzündeki farklı ikim kuşakları:
1)Sıcak kuşak(tropikal iklim): Ekvatorun iki tarafındaki dönenceler arasında kalan bölgedir. Sıcaklık yüksektir.ekvator çevresi çok yağışlı, bitki örtüsü zengin ve ormanlıktır(tropik yağmur ormanları). Dönencelere yaklaştıkça çayırlar ve seyrek ağaçlar görülür. Dönenceler çevresinde bozkırlar ve çöl bitkileri görülür.
2)Orta kuşak(ılıman iklim): Dönenceler ile kutup daireleri arasında kalan bölgedir. Bu kuşakta 4 mevsim yaşanır. Yağışı bol olan yerlerde ormanlar, diğer yerlerde bozkırlar görülür.
3)Kutup kuşağı(soğuk iklim): kutup daireleri ile kutup noktaları arasındaki bölgedir. Çoğu kar ve buzlarla kaplıdır. Bodur çalılar,yosunlar,az sayıda otsular yetişir.
Bitkiler ormanlık alanlara daha çok yağmurun yağmasını sağlar. Ayrıca kökleriyle toprağı tutar ve toprağın oluşmasını da sağlar. Yağan yağmurun bitki kökleri tarafından tutulması sonucu yer altı suları oluşur.
Bitkilerin en önemli özelliği güneş enerjisini kullanarak besin ve oksijen üretmeleridir (Fotosentez). Hayvanların yaşamaları için gerekli enerji, bitkilerin ürettikleri besin ve oksijenden sağlanır. Canlılarda birinin diğerini yemesi sonucu besin zinciri oluşur. Bitkilerde besin olarak depolanan enerji, bir besin zinciri biçiminde tüm canlılara dağılır. Bitkilere besinlerini ürettiklerinden üreticiler denir. Sadece bitkilerle beslenen hayvanlara birincil tüketiciler, bunlarla beslenenlere ikincil tüketiciler denir. İkincil tüketicilerle beslenen diğer bir gruba ise üçüncül tüketiciler adı verilir. Zincirin her basamağında oluşan bitkisel ve hayvansal kalıntıları topraktaki humus ve minerallere dönüştüren bazı bakteriler ve mantarlardan oluşan ayrıştıcılar bulunur.
Ot  çekirge  kurbağa  yılan
(Üretici) (birincil tüketici) (ikincil tüketici) (üçüncül tüketici)
Çevre kirliliği:
Çevre kirliliğini oluşturan etmenler:
1)Bitki örtüsünün tahribi: İnsanlar yerleşme,tarla açma, tesis kurma, yol yapma ve orman yangını gibi nedenlerle bitki örtüsünü tahrip ederler. Çıplak kalan arazilerde toprağın verimli üst katmanı su, rüzgar, çığ, buzul, yağmur, sel ve yerçekimi gibi etmenlerin etkisiyle aşınıp taşınır,buna erozyon denir. Erozyonun önlenmesi için bitki örtüsünün korunması, eğimli arazilerin teraslama ile eğime dik olarak sürülüp ekilmesi gerekir.
2)Toprak kirliliği: Toprağa karışan zararlı maddeler toprağın özelliğini bozar. Toprağı verimsiz hale getir. Kirlenen toprakta verim düşer, üretim azalır ve arazi çoraklaşır. Toprağın kirlenmesi özellikle tarım alanlarında kullanılan yanlış ilaçlama, yanlış gübreleme ve aşırı sulama ile gerçekleşir. Aşırı sulama, topraktaki minerallerin çözünerek taşınmasına neden olur. Buda bitkilerin büyüme ve gelişmesini engeller. Kirlenen toprakta zehirli maddeler bitkisel ürünlerde birikir ve böylece besin zinciri yoluyla kirlilik insana kadar ulaşabilir.
3)Su kirliliği: Su, doğada bir döngü içindedir.canlılar suyu kullandıktan sonra çeşitli şekillerde döngüye geri verir. Deterjan, tarım ilaçları, makine yağları, sıcak su,petrol ürünleri gibi maddelerin su ortamına taşınması ile su kirliliği oluşur. Bu durum sudaki canlıları olumsuz etkileyerek,ölümlerine neden olur.
4)Hava kirliliği: Sanayi kuruluşları, termik santraller yada evlerin bacalarından ve taşıtların egzozlarından çıkan gazlar, hava kirliliğine neden olur. Özellikle kükürt içeren düşük kalorili kömürlerin yakılmasıyla oluşan kükürt dioksit (SO) gazı, havada su buharıyla birleşerek yeryüzüne asit yağmuru olarak iner. Asit yağmurları bitkilerin solunum ve fotosentez işlevini azaltarak, ölümüne sebep olur. Ayrıca atmosferde biriken karbondioksit (CO) gazı, yeryüzüne yansıyan güneş ışınlarını tutar ve atmosfere gitmesini engeller. Bu olay sonucu yeryüzünün ısınmasına sera etkisi denir. Sera etkisi anormal hava koşullarına ve iklimde değişmelere neden olur.
Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak sitemize eklenmiştir

CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.