Edebiyatımızda toplatılan ilk kitaplar hakkında bir deneme

Edebiyatımızda toplatılan ilk kitaplar hakkında bir deneme
Cinsellik,edebiyat için kimi zaman araç kimi zaman da amaç olmuş bir hayat gerçeği.Sözcüklerin büyüsü ile varlığın özü ya da aşkın meyvesi kıvamı tutturulunca doyumsuz tatlar,ucu açık sorular,bazen de yapıtın oluşturulduğu toplumun yapısı hakkında son derece çarpıcı ipuçalrı bırakmış veya bırakmaya devam edecek dimağlarımızda.
XVIII.yüzyılın çarpıcı simalarından Enderunlu Fazıl bunu başarabilmiş şairlerinden biri.
ENDERUNLU FAZIL KİMDİR?
1759 Akka doğumlu Fazıl,babasını kaybedince İstanbul’a getirilerek enderun denilen saray okulunda eğitimini tamamlamıştır.Devletin çeşitli kademelerinde memurluk yapan Fazıl,saray ve çevresinden uzak kalmamış,bu çevrenin her türlü zevk ve sefasından faydalanmayı da bilmiştir.III.Selim döneminde Rodos’a sürgün edilen şair,orada gözlerini kaybedince affedilmiş ve İstanbul’a geri dönmüştür.1810 yılında vefat etmiştir.
YAZIYA KONU OLAN YAPITLAR”HUBANNAME” VE ”ZENANNAME”
Hubanname:
”Güzellik hangi memlekettendir?Hangi milletten ileri gelir?Bulup,söyle”diyen sevgilisinin isteği üzerine bu yapıtı kaleme aldığını açıkça dile getiririr sanatçı mesnevisinin giriş bölümünde.Kitap,dünya coğrafyasıyla ilgili bilgilerle başlar.Ve daha sonra delikanlıları milletlere göre tasnif ederek güzellikleri,tavırları,terbiyeleri bakımından ayrıntılı bir biçimde tasvir eder.Şair,burada bir dipnot düşerek sözlerinin yalan olmadığını hikmet ve coğrafya kitaplarını karıştırdığını önemle vurgular.
Konu olarak son derece özgün olan bu kitap,üslup olarak da ilgi çekicidir.Fazıl,mizahi bir dil kullanmış,argoyu da kullanmaktan hiç çekinmemiştir.Şairin argo kültürüne hakim olması hem eserin içtenliğini artırmış hem de o dönemde yaşayan halkın konuya bakış açısının kullanılan dil aracılığıyla yansıtılmasını sağlamıştır.Hubanname,XVIII.yüzyıl Osmanlı toplumunun ahlak anlayışını da sergileyen sosyolojik açıdan önem taşıyan bir yapıttır.
Güzelliği,güzel olan erkekleri tanıtmak amacıyla yazılmış bu kitap,başta belki cinselliği amaç edinmiştir; yalnız içerdiği bilgiler,bu bilgilerin yazar tarafından da yorumlanması,bu yorumların o zamanki halk ağzıyla yapılması cinselliği toplumsal yapıyı çözümlemekte kullanılacak bir araç haline getirmiştir.
Zenanname:
Yapıtın yazılış hikayesini içtenlikle anlatır,kitabın girişinde Enderunlu Fazıl:”Bir gece şairin evine mahbubu,(Arapça’habib’sözcüğünden türeyen bu ifade sevilen,muhabbet beslenen’anlamına gelir)Reisülküttab Ratıb Efendi teşrif eder.Mahbub,Hubanname’yi okuduğunu çok beğendiğini,bu nedenle ikinci bir kitap yazmasını rica eylediğini,bu kitabında kadınlarla ilgili olmasını istediğini belirtir.Fazıl’ın bu isteğe verdiği cevap ilginçtir.Şair,bu konuda tecrübe ve bilgi sahibi olmadığını ayrıca kadınlar üzerine bir kitap yazmanın şanına yaraşmayacağını söyler.Ratib Efendi,bu cevap karşısında tatmin olmaz.Fazıl’ın yanına yardımcı olması için yaşlı bir kadın tutar ve bir hafta süre tanır.Şair, bu emrivaki karşısında kaleme sarılır.
Zenaname,Hubanname ile aynı yöntemle yazılmıştır.Güzel kadının ölçütlerine değinen Fazıl,daha sonra milletlerine göre kadınların fiziksel özelliklerini,muhabbetlerini,terbiyelerini mercek altına alır.Kitapta ilgi çekici öneriler ve toplumun sosyal yaşamına ışık tutacak hoş ayrıntılar da verilmiştir.İşte birkaçı:
Şairden ”güzel”kadının ölçütü:Fazıl’a göre güzel kadın,henüz doğum yapmamış hamile kalmamış kadındır.(Birçok ayrıntı verilebilir,ama ben bana çarpıcı geleni seçtim)Zaten kadın,yuvada ana görevine bürünürse cinsel açıdan bir cazibesi kalmaz.Lakin kadın,yuvada her an cinselliği arzulayan bir dişi olmalıdır.
Şairden bir öneri:
Fazıl,nikaha da karşıdır.Çünkü tarafların,özellikle erkeklerin ömrü boyunca tek kişiye sadık kalabileceğine inanmaz.Sadakat taraflar için can sıkıcıdır.
Zenaname,kadınların hamam sefalarına,İstanbul’da mahalle imamı önderliğinde yapılan fuhuş baskınlarına da canlı gözlemlerle tanıklı eder.İstanbul’un arka sokaklarında yaşanan sosyal hayatı tüm detaylarıyla hem de o sokaklarda kullanılan üslupla aktaran Fazıl,adeta yeraltı edebiyatının ilk örneklerini verir.Bizi asla tanık olamaycağımız sahnelerle zamanda yolculuğa çıkarır.
SONUÇ:Yazıldığı dönemde kulaktan kulağa bu iki kitabın ünü yayılır.Yapıtlar,adeta bir şehir efsanesi olur.Henüz şeriatın hüküm sürdüğü hilafet topraklarında-biz bugün neleri tartıştıyoruz?- halk tarafından ilgiyle karşılanır.
Bu ün, dönemin dışişleri nazırı Musatafa Reşit Paşanın da kulağına çok geçmeden gider.Musatafa Reşit Paşa, yapıtı inceler-günümüzde kitabı okuma gereği duymaksızın hatta konusunu bile bilmeden birtakım gaza gelmelerle yasaklayan,hatta yazarını mahkemlere düşüren zihniyete selam olsun-ve müstehcen olduğuna kanaat getirerek toplatır.Yazarın yazdığı yapttan ötürü mahkum edilmesi ya da sorguya çekilmesi bilgimiz dahilinde değil.Lakin böyle bir olay gerçekleşseydi XVIII.yüzyılın sonu XIX.yüzyılın başı kayıt tutulması konusunda muğlak bir dönem değil zannediyorum biligimiz olurdu.
Velhasıl,Hubanname ve Zenanname hem konu hem üslup bakımından ilk olmakla kalmamış aynı zamanda yazı çizi dünyamızın da toplatılan ilk kitabı olarak tarihe geçmiştir.
Ve konu ”cinselliktir”.
Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak sitemize eklenmiştir
Ekleyen: Berke

CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.