Hoca Dehhani hakkında bilgi, hoca dehhani kimdir, hoca dehhani'nin şiirleri, hoca dehhaninin eserleri

Klasik Türk edebiyatı, tam bir Divan Edebiyatı atmosferi içinde, Türk dili ile, kesin ve fasılasız olarak XIII. asrın ikinci yarısında Anadolu’da başlamıştır. Bundan evvelki edebiyat sadece İslâmî bir edebiyat olup tam bir divan edebiyatı gibi telakki edilmemelidir.
Bugünkü bilgilere göre, Anadolu’da, yalnız dindışı konularda eserler verip bu yolla kasideler ve gazeller söyleyen ilk divan şairi Hoca Dehhânî’dir.
Hoca Dehhânî aslen Horasanlı bir Türk’tür. Anadolu Selçukularının son hükümdarlarından III. Alaeddin Keykubad zamanında Anadolu’da bulunmuş ve bu hükümdarın adına, Farça ile 20.000 beyitlik bir Selçuklu Şehnamesi yazmıştır.
Onun, şiirlerinde kullandığı dehhan kelimesinin sözlük anlamı “nakışçı”dır. Fuat Köprülü’ye göre bu şair “Anadolu’da klasik Türk şiirinin ilk büyük üstadı”dır.
Hoca Dehhani’nin Türkçesi temiz güzel, üslubu sanatlıdır. Yaşadığı çevrede tasavvuf şiirinin sonsuz hakimiyetine rağmen Dehhânî’nin elde edilen on kadar şiirinde bir tasavvuf kültürü bulunmakla beraber, tasavvufî bir ideoloji bulunmayışı da ayrıca dikkate değer bir özelliktir. Bu, şairin İran tarzı ve dindışı bir şiir anlayışında ısrarla çalıştığını, hatta bu yolda kendisinden önce de aynı anlayışta çalışmış başka Türk şairlerinin bulunduğu ihtimalini haber verir.
Hoca Dehhânî, aynı zamanda Türk Divan şiirinde devrinin ve muhitinin sosyal hayatını, hayat, ahlâk, iman ve güzellik anlayışını vb. aksettiren ilk şairdir. Bu hareket, böyle problemler üzerinde uzun duruşlarla değil, Divan Şiirinin temel vasıflarına uyularak, kısa ve keskin çizgilerle yapılır.
 
   Bir kadehle bizi sâkî gamdan âzâd eyledi
   Şâd olsun gönlü ânun gönlümi şâd eyledi
 
   Bende idi bunca yıllar kaddüne serv-i revan
   Doğrulukta kulluk etdiğiyçün âzâd eyledi
 
   Nass getürdi hüsninün da’vâsın isbât etmeğe
   Ol ki yârün kaşını nûn ü gözin sâd eyledi
 
   Od ile korkutma vâ’iz bizi kim lâl-i nigâr
   Cânımuz bizüm oda yanmağa mu’tad eyledi
Dehhânî’nin “eyledi” gazelinden seçilen bu beyitlerin birincisi, bir aşk ve şarap meclisinin ifadesidir. İkinci beyitte devrin kölelik müessesesi hakkındaki Türk-İslâm görüş, düşünüş ve yaşayışının kuvvetli yansıması vardır.
Üçüncü beyitte şiire işlenen harfler “nun” ve “sad” harfleridir. Nun harfi kaş biçiminde sad harfi göz çizgisindedir. bu iki harfin birleşmesinden doğan kelime “nass”dır. “Nass”, bir iddiayı ispat için Kur’an-ı Kerim’den ayet getirme demektir. Bu beyitteki iddia ise İslâm tasavvufunun ilahî güzellik anlayışıdır. Beyite göre, bizzat Allah, sevgilinin kaşını nun, gözünü sad biçiminde çizerek, nass getirmiş ve onun güzel yüzünde kendi ezelî ve ebedî güzelliğini beyan ve ispat eden bir misal yaratmıştır.
Dördüncü beyitte ise: “Vaiz bizi cehennem ateşi ile korkutma! Çünkü biz ateşte yanmaktan çekinmeyiz; çünkü biz sevgili’nin ateş gibi al dudaklarıyla yandık ve ateşlerde yanmaya alıştık.” diyen bir çıkış vardır.
Çünkü Allah’tan ve korkmak Müslümanlar için değil Müslüman olamamışlar içidir. Dehhânî’nin yaşadığı asır ise Müslüman Türk halkına, korku değil, Allah’a sevgi yoluyla varmayı telkin eden asırdır…
Kaynak: www.englishpage.blogcu.com izni ile yayınlanmıştır

CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.