Persepolis nedir, Persepolisin özellikleri

Persepolis’e Şiraz’dan karayoluyla 50 dakikada ulaşmak mümkün.
Günümüze dek kalan Persepolis kalıntıları, devasa olsa da, bu eski devletin zenginliğini çok fazla yansıtmıyor. Yunanlı tarihçi Plutarch, MÖ 330’da Persepolis’i fetheden Büyük İskender’in, ele geçirdiği hazineleri 10 bin katır ve 5 bin deveye taşıttığını söyleyerek konuya bir açıklık kazandırıyor.
 Hazine Akamanış hanedanına ait, Persepolis ise, hanedanın üç başkentinden biriydi. Şehri MÖ 522’de, tahta geçtiği ilk yıllarda, Darius kurdu. İlkbahar ve sonbahar aylarında burada yaşar; yazlarını, Ecbatana tepelerinde, kışlarını ise Susa’da geçirirdi. Büyük İskender burayı ele geçirene dek Persepolis genişlemeye devam etti.
Kimi kaynaklara göre İskender burayı, Atina’da Akropolis’i yağmalayan Perslerden intikamı almak için yerle bir etti. Yine de, bu iddianın gerçekliğine dair kesin bir kanıt yok. Persepolis’te 1930’larda başlayan bilimsel kazılarda, dağın burnundaki kireçtaşı platform üzerine kurulu bir yerleşim bölgesi bulundu. 297’ye 448 metre boyutlarında olan platformda yer alan kanalizasyon sisteminden, bölgenin titizlikle planlandığı anlaşılıyor. Bölgeye ulaşımı sağlayan merdivenler öyle bir şekilde tasarlanmıştı ki, at üzerinde bile çıkmak mümkündü. Elameti, Babil ve eski Pers dillerindeki bulgulara göre, giriş salonunu Darius’un varisi I. Xerxes yaptırmıştı. Bazı duvarlara da, daha sonraki dönemlerde yaşayan kişilerin isimleri kazınmış -1860’larda New York Herald Tribüne gazetesinde muhabirlik yapan Henry Morton Stanley- Stanley, Afrika’da Dr. Livingstone’u izleyerek isim yapmıştı. Persepolis, kraliyet törenlerine uygun şekilde tasarlanmıştı.
Kral ile ailesinin konakları dışında, burada bulunan en önemli odalar kabul salonlarıydı. Bunların en fazla dikkat çekeni, Apadana ile 18 metrelik sütunların olduğu 61 metrekare büyüklüğünde ve 10 bin kişiyi içine alan Konuk Salonu. Xerxes’in tahtının bulunduğu Yüz Sütunlu Oda ise 73 metrekareydi. Kireçtaşı bugüne kalan tek malzeme olsa da bir zamanlar burası ahşap sütunlar, çatılar, mermerler, altın, gümüş ve fildişiyle bezeli canlı renklerde dekore edilmişti.
Persepolis’ten bugüne, çok sayıda heykel kaldı. Duvarlar ve merdivenlerdeki frizler üzerinde, festivallere katılan kral ve asiller resmediliyor. Darius’un Konuk Salonu’ndaki sağlı sollu duvarlarda, aynı figürler görülüyor. Merdivenlerden birinde Akamanış imparatorluğu halkından insan figürleri yer alıyor. – Örneğin, dhotis giyen ve iki başlı asa taşıyan yerliler.- Daha küçük özel odalarda hayatın daha kişisel yanları (Kraliyet banyolarında havlu ve esans taşıyanlar) resmediliyor.
Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak sitemize eklenmiştir.

CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.