İngilizce Gramer ve ders notları 6 Gerund Kullanımı ile ilgili Örnekler, Allow = Permit, Advise = Recommend Fiilleri, INFINITIVES, Verb + Infinitive, To forbid:yasaklamak

Bir önceki derste, eğer yüklemden sonra çekilmemiş bir fiil gelirse üç yapıdan biri ile kullanılabileceği söylenmişti. Aslında her dilde olduğu gibi İnglizcede de bu çekilmemiş fiil çekilmiş olan fiilin bir kısaltması gibidir. Yüklemden dolayı çekilmemiş olan fiilin zamanı ve kimin tarafından yapıldığı bellidir. Örneğin; “Ben öğrenmek istiyorum” derken, çekili olan fiil yani yüklem “istiyorum”dur. İnfinitive veya Gerund olacak çekilmemiş fiil de “öğrenmek”tir. Burada yüklemden dolayı öğrenmenin ne zaman istendiği ve kimin tarafından istendiği bellidir. İkisinin de öznesi “ben”dir.
 
Gerund Kullanımı ile ilgili Örnekler
I appreciate helping(Yardımı takdir ediyorum.)
Bu cümlede “appreciate”den dolayı “help” fiili Gerund olarak kullanılmıştır. “helping”in de öznesi “I” dır. Başka bir cümlede yüklem ile Gerund’ın öznesi farklı olabilir. Örneğin aynı cümleyi bu şekilde de yazabiliriz.
I appreciate you helping(Yardımınızı takdir ediyorum.)
Bu cümlede ise yüklem ile Gerund’ın özneleri farklıdır. Yüklemin öznesi I, Gerund’ın öznesi you’dur. Gerund isim fiil olduğu için ve sıfatlar isim ile kullanıldığı için aslında you yerine your’un kullanılması daha uygundur. Yüklemin nesnesi olan “your helping” in de nesnesi olabilir. “The poor” gibi. Bu açıklamalardan sonra cümlemizi yazarsak şöyle olur.
I appreciate your helpingthe poor. (Fakirlere yardımınızı takdir ediyorum.)
This project is not worth maintaining. (Bu proje devam etmeye değmez.)
He accused everybody of being reluctant. (O herkesi isteksiz olmakla sucladı.)
Accuse of: suclamak
Reluctant: isteksiz
Will: istek
Unwilling:isteksiz
Willing:istekli
İrreluctant:istekli
I do not undersant your complaining about your jop. (İşiniz hakkında yakınmanızı anlamıyorum.)
We can not got anywhere without discussing the issues properly. (Biz meseleleri uygun bir şekilde tartışmaksızın bir yere varamayız.)
İssue: mesele, sorun, problem
Properly:uygun bir şekilde
Discusstartışmak
We get used to living under miserable condition. (Biz sefil koşullar altında yaşamaya alıştık.)
Miserable:perişan, sefil
 
5.) Allow = Permit, Advise = Recommend Fiilleri
Dördüncü madde gibidir. Yani yukarıdaki iki fiil (eş anlamları ile birlikte dört fiil) hem Gerund hem de İnfinitive alabilirler. Yalnız dördüncü madde gibi istenilen zaman Gerund istenilen zaman İnfinitive almıyor. Bu gramatikal bir özelliktir. Bu fiiller bazen Gerund bazen de İnfinitive alırlar. Allow = izin vermek, Advise: tavsiye etmek, önermek.
***Kural: 1. Eğer bu fiillerden sonra bir nesne varsa İnfinitive kullanılır.
***Kural: 2. Eğer bu fiillerden sonra bir nesne yoksa Gerund kullanılır.
He recommended me to rest. (Bana dinlenmemi tavsiye etti)
“Recommend”den sonra nesne olduğu için (me) İnfiniti ve kullanılmıştır.
He recommended resting. (Bana dinlenmeyi tavsiye etti)
“Recommend”den sonra nesne olmadığı için Gerund kullanılmıştır.
My wife doesn’t allow me to go out. (Karım dışarı çıkmama izin vermez.)
My wife doesn’t allow going out. (Karım dışarı çıkmaya izin vermez.)
The expert advised us to sell sharing. (Uzman bize hisse senetlerini satmayı önerdi.)
Expert:uzman
Sharing:hisse senetleri
 
6.) Regret, Forget, Remember (Üzgün – pişman olmak. Unutmak. Hatırlamak)
Yukarıdaki üç fiil de bazen Gerund bazen de İnfinitive alırlar. Buradaki espri biraz da anlama yöneliktir. Eğer bu fiillerden sonra kullanılacak olan fiil daha önce gerçekleşmiş bir olaydan bahsediyorsa Gerund, daha sonra gerçekleşecek bir olaydan bahsediyorsa İnfinitive kullanılır.
I regret spending so much money. (Bu kadar çok para harcadığıma üzgünüm.)
I regret to spend so much money. (Bu kadar çok para harcamaya (harcayacağıma) üzgünüm.)
*** “Regret” te genellikle gerund kullanımı tercih edilir.
I forgot taking my purse. (cüzdanımı aldığımı unuttum.) (cüzdanı üzerinde demektir.)
I forgot to take my purse. (cüzdanımı almayı unuttum.) (cüzdanı üzerinde değil demektir.)
*** Beşinci madde kullanımına uyuluyor. Ama altıncı madde kullanımda en çok ihlal edilen bir kuraldır.
 
7.)Need, Requirei, Want (İhtiyacında olmak, Gerktirmek, İstemek.)
Bu üç fiil de aynı anlamda kullanılmaktadır. Üçü de hem Gerund hem Mastar alabilirler. Yalnız burada ki mastar “Pasif Mastar” dır. Bu kullanımdaki cümlelerde özne genellikle cansızdır.
Passive İnfinitive: to be + V3
This room needs cleaning. (Bu odanın temizlemeye ihtiyacı var.)
Aynı cümleyi şu şekilde de yazabiliriz anlam olarak aynıdır.
This room needs to be cleaned.(Bu odanın temizlenmeye ihtiyacı var.)
The grass requires cutting. (Otlar kesmeye ihtiyacı var.)
My car wants watching. (Arabamın yıkamaya ihtiyacı var.)
My car wants to be watched. (Arabamın yıkamaya ihtiyacı var.)
Bu kullanımdaki özne canlı olamaz mı sorusu üzerine (olabilir diye) şu örnek verildi.
I need to be accepted in the club. (Külube kabul edilmeye ihtiyacım var.)
Bu kullanımda yaygın olarak “gerund” kullanılır.
 
8.) See, Hear, Feel, Watch: (Görmek, duymak, hissetmek izlemek)
Her dördü de Gerund veya Mastar alabilirler. Yalnız buradaki mastar “Bare İnfinitive”dir. yalın mastar = fiilin birinci hali = “to”suz mastar.
Burada Gerund ve İnfinitive kullanımının önemli bir farkı da vardır. Eğer yüklemden sonra (ki bu yüklem yukarıdaki dört fiilden biridir) kullanılacak fiilin yarattığı olayın bir kesiti alınmışsa bu fiiller Gerund olarak kullanılmak zorundadır; olayın tümü alınmışsa Bare infinitive olarak kullanılmak zorundadır.
I saw him waitingat the bus stop. (Onu otobüs durağında beklerken gördüm.)
I saw him waitat the bus stop. (Onu otobüs durağında beklerken gördüm.)
Gerund kullanımından dolayı Birinci cümlede eğer o yarım saat durakta beklemişse benim beş on dakkasını gördüğüm, tüm olaya vakıf olmadığım anlaşılır. İkinci cümlede ise Bare İnfinitive kullanımndan dolayı Benim bu beklemenin tümüne vakıf olduğum anlaşılır.
We feltthe house shaking. (evin sarsıldığını hissettim.) (sarsıntının bir kısmını)
We feltthe house shake. (evin sarsıldığını hissettim.) (sarsıntının tümünü)
Shake:sallanmak, sarsılmak
Kullanımı biraz karışık olan bir konudur. Bu madde de Türkçe çeviriden çok Inglızce mantığını kavramak önemlidir.
I watched them enter the bar. (Onları bara girerken gördüm.) (Bara girme eylemi anlık bir eylem olduğu için tümü görülebileceğinden “bare infinitive” kullanılmıştır.
“watch” genelde “bare infinitive” ile kullanılır, ama “gerund” la da kullanılabilir.
I heard her singing. (Onu şarkı söylerken duydum.)
***Not: Genelde kısa süren olaylar, hepsi gözlenebileceğinden “bare infinitive” ile aktarılır. Uzun süren olaylar ise, bir kısmı gözlenirse “bare infinitive” ile; tümü gözlenmişse “gerund” ile aktarılır.
 
 
INFINITIVES
Daha önce de söylendiği gibi çekimsiz fiilin kullanıldığı üç yapıdan biri de Infinitives’lerdir. Mastar hareketlerinde Infinitives’lerden faydalanılır. Infinitives’leri kullanım yerlerine göre maddeler halinde göreceğiz.
I want to learn English. (Ben öğrenmek istiyorum.) Burada yüklemin ve mastarın öznesi aynıdır.
I want you to learn English. (Ben sizin Inglizce öğrenmenizi istiyorum.) Bu cümlede ise yüklemin öznesi I, mastarın öznesi You’dur.
Madde ayırımı bu şekilde fiillerin nesne alma veya özne durumuna göre yapılacaktır. “Bu fiillerden sonra mastar gelir” diye ezberlemektense yapı olarak bunları öğrenmek daha iyi olacaktır. Ayrıca çeviri biçimini de kavramak önemlidir.
Şimdi maddeler halinde Infinitives’lerin kullanıldığı yapıları öğrenelim.
1.) Verb + Infinitive
Yani hemen sonrasında Infinitive alan fiiller demektir. Bunların sayıları10–15 tanedir. Burada en önemlilerinden birkaç örnek verilecektir. Bu gruba giren fiiller liste halinde aşğıda sunulmuştur. Bu yapıda, yüklemden hemen sonra Infinitive geldiği için hem yüklemin hem de Infinitive’in öznesi aynıdır.
Appear- Seem- Look: Görünmek
Can afford:Gücü yetmek
Claim:İdda etmek
Consent:…e razı olmak
Decide:karar vermek
Demand:İstemek, talep etmek
Deserve:Hak etmek, layık olmak
Happen:Tesadüfen …mek
Hasitate:Tereddüt etmek
Hope:Ummak, ümit etmek
Learn (How):Öğrenmek
Know (how):Bilmek, tanımak
Offer:Teklif etmek
Plan:Planlamak
Prepare:Hazırlamak
Promise:Vaat etmek
Pretend:Gibi davranmak
Refuse:Red etmek
Resolve:Karar vermek
Seek- Try- Strive:…meye çalışmak
Tend:Eğiliminde olmak
Threaten:Tehdit etmek
Undertake:Üstlenmek
Would love:Seve seve…mek
Condescend:Tenezzül etmek
I can’t afford to buy such a car in these economic condition. (Ben bu ekonomik şartlarda böyle bir araba alacak güçte değilim.)
We decided to give up the project. (Biz projeden vaz geçmeye karar verdik.)
They had to promise to fulfil their commitment. (Onlar vaatlerini yerine gitirmeye söz vermek zorunda kaldılar.)
Commitment:söz, vaat, taahhüt.
To promise:söz vermek
Compromise:(komprumayz) uzlaşmak, ödün. KPDS’de en kritik yerlerde 4-5 defa geçer. İyi bilinmeli.
Fulfil: yerine getirmek,yapmak
İmplement:
Achive(eyçhiv)
Accomplish:
Execute: (eksikut)icra etmek
Carry out:
Built:
Construct:
Manifacture:
Produce:
Perform:
Conduct:
Fulfil’den sonra yazılan fiillerin hepsi onun eşanlamlısıdırlar. KPDS için çok önemli kelimelerdir. Iyi bilinmeli.
He should have tried to resolve the dispute. (Onun tartışmayı çözmeye çalışması gerekirdi.)
Try:…meye çalışmak, denemek
Dispute: tartışma, anlaşmazlık
Conflient:
Deliberate:
Discuss:
Debate:
Argue:
The two goverments refused to resume the talks. (Her iki hükümet görüşmelereyeniden başlamayı red etti)
Refuse: red etmek
Reject:
Turn down:
Talks:görüşme
Resume:…e yeniden başlamak, sürdürmek
He must have threatened to kill us. (Bizi öldürmek için tehdit etmiş olmalı.)
Threaten:tehdit etmek
Not: Bu yapıları Türkçe’ye çevirmek önemli bir husustur. Moda mod bildikten sonra Türkçe’ye uygun bir şekilde çevirmek gerekir.
I happened to seehim. (Onu tesadüfen gördüm.)
Happen:olmak
Happen + ful Infinitive: tesadüfen ….mek.
He always tends to hurt people. (O genellikle insanları incitmeye eğilimlidir.)
Tend:eğiliminde olmak. (Türkçe’ye meyil, eğilim anlamında “tandans” olarak isim hali geçmiştir.)
She consented to step down. (O çekilmeye razı oldu.)
Consent:…e razı olmak
Step down:geri adım aymak, çekilmek
I would love to come along with you. (Sizinle seve seve gelirim.)
Would love: seve seve …mek
Along with: …ile
She should not have condescent to take his book. (Onun kitabını almaya tenezzül etmemeliydi.)
Condescend:tenezzül etmek
You could have come to see me. (Beni görmeye gelebilirdin)
2.) Verb + Object + Infinitive
Bu kullanımda, yüklemden sonra bir nesne gelir ve ardından mastar kullanılır. Burada yüklem olarak kullanılan fiiller bir nesneden sonra mastar gerektirirler. Bu gruba giren fiiller aşağıda sunulmuştur.
Allow- Permit:İzin vermek
Ask:İstemek, Rica etmek
Recommend- Advise:Önermek, Tavsiye etmek
Cause:Sebep olmak
Challenge:Meydan okumak, Düelloya davet etmek
Command:Emretmek
Compel- Force- Ceorce:Zorlamak, Zorunda bırakmak
Encourage:Cesaretlendirmek, Teşvik etmek
Enable:Muktedir olmak, Mümkün kılmak
Find:Bulmak
Forbid: yasaklamak
İnvite:Davet etmek
Notify:Haber vermek, Bilgilendirmek
Oblige:Mecbur etmek, zorunda bırakmak
Order:Emretmek, Siperiş vermek
Remind:Hatırlatmak
Require:Gerktirmek
Teach:Öğretmek
Tell:Söylemek
Tempt:Ayartmak
Urge:istemek, …e sevk etmek
Warn:İkaz etmek, uyarmak
Want:İstemek
The U.N has urged the Iraqi Goverment to complywith the resulotions of the security council. (B. M………………)
To Comply:
Resulotion:
Security:
Council:
The teacher could have allowed us to play.(Hoca oynamamıza izin verebilirdi.)
No one can force me to give up smoking. (Hiç kimse beni sigara içmeyi bırakmaya zorlayamaz.)
Forse: zorlamak
The doctor encouraged the patient to gohome. (Doctor hastayı eve gitmeye cesaretlendirdi.)
Cour:kalp, yürek
Courage:yürekli
Encourage: yüreklendirmek, cesaretlendirmek, motive etmek
Promote:motive etmek teşvik etmek (promosion)
Not: Bir kalıbın iyice öğrenilebilmesi için sözcüklerin değiştirilerek tekrar tekrar yazılıp, Türkçe’ye çevrilmesi egzersizleri yapılmalıdır.
The U N urged the U S A to lift the embargo. (B M Amerika’nın ambargoyu kaldırmasını istedi.)
Urge:istemek (şiddetle bir şeyi …)
Not: Çalışırken arada Türkçe cümleler yazıp Inglizce’ye çevirmekverimmliliği arttırır. Inglizce’den Türkçe’ye de çeviri yaparken cesaretli bir şekilde verilmek istenen mesaj Türkçe’ye uygun bir şekilde ifade edilebilmelidir.
You ought to have warned us not to go there. (Bizi oraya gitmemek için uyarmış olmalıydınız.)
Negative Infinitive: Infinitive’in önüne “not” getirilerek oluşturulur. “not to go” gibi.
The inspector obliged the minister to reign. (müfettiş bakanı istifa etmeye mecbur etti.)
Inspector:müfettiş
Spect:bakmak
Inspect:ın:içine, spect: bakmak, Inspect: İçine bakmak = incelemek
Inspectator:içine bakan, inceleyen, = müfettiş
Spectator: seyirci
Expect:ex: dışarı, pect: bakmak, Expect: dışarı bakmak = beklemek, ummak
Respect:tekrar tekrar bakmak, saygı göstermek
Attend:bir yerde hazır bulunmak, devam etmek
Attendance:hazır bulunanlar, izleyiciler
Oblige:mecbur etmek, zorunda bırakmak
He orderus to be ready at 11 o’clock. (Saat 11’de hazır olmamızı emrediyor.)
Order:emretmek, sipariş etmek, düzen, sıra
They advised us to learn English. (Inglizce öğrenmemizi tavsiye ettiler.)
You should askhim to help us. (Bize yardım etmesini istemen gerekir.)
The doctor wasn’t able to compel to me to give up smoking. (Doktor beni sigarayı bırakmaya zorlayamadı.)
Compel = Force:zorlamak
Compulsive:zorlayıcı
Compulsory:zorunlu
We had to forbid them to eat pork. (Onlara domuz eti yemelerini yasaklamamız gerekti.)
To forbid:yasaklamak
To bar
To ban
To prohibit
Pork:domuz eti
Kalmamızı rica ediyor. (She askus to stay.)
Silahları teslim etmelerini istedik. (We wanted them to lay down their arms.)
Lay down:teslim etmek
Gitmesine izin vermemeliydin. (You should not have permitted him to go.)
***Not: Dikkat edilirse bu fiillerde mastar hep başkasına yaptırılıyor.
 
2.) Hem Nesne ile Nem de Nesnesiz Kullanılabilenler
Bu gruba giren fiiller hem nesnesiz, hem de nesne ile mastara geçiş yapabilirler. Yani bu grup fiilleri birinci ve ikinci madde özelliklerini birlikte taşırlar. Birkaç tanesini örnek verecek olursak;
Ask:İstemek
Beg:Rica etmek, İstemek
Clime:İddia etmek, savında bulunmak
Deserve- Merit:Haketmek, layık olmak
Desire:Arzu etmek
Expect:Beklemek, Ümit etmek
Help:Yardım etmek
İntend:Niyetinde olmak
İnvite:Davet etmek
Request:İstemek
Want:İstemek
Wish:Dilemek
He asked to take part in the meeting. (Mitinge katılmayı istedi.)
He asked me to takepart in the meeting. (Mitinge katılmamı istedi.)
Görüldüğü gibi birinci cümlede yüklemin ve mastarın öznesi aynıdır. İkinci cümlede ise yüklemin öznesi “He”, mastarın öznesi ise “me” dir.
To take part in:katılmak
Participate:katılmak
He can expect to win the prize. (O ödülü kazanmayı umabilir.)
He can expect his son to win the prize. (Oğlunun ödülü kazanmasını umabilir.)
I wished to be amoung you. (Aranızda olmayı diliyordum.)
I wishedyou to be amoung us. (Aramızda olmanızı diliyordum.)
Amoung: arasında (ikiden fazla nesne için)
Between:arasında (iki nesne için)
Örnekler
She deserves to be our chairwoman. (O başkanımız olmayı hakeder.)
Deserve:layık olmak, haketmek
Merit: layık olmak haketmek, değer, meziyet
Meritorious: övülmeye değer, değerli
Deservedly:hakkıyle, haklı olarak
Deserving of: müstahak
The man claimed not to see the event. (Adam olayı görmediğini iddia etti.)
Claim:iddia etmek
Event:olay
Eventful:olaylı
Ful:…lı
Eventless:olaysız
Less:…sız
You could haveinvitedus to participatein the congress.(Bizi kongreye katılmaya davet edebilirdiniz.)
Gress:ileri gitmek, yürümek
Regress:geri gitmek
Progress:ileriye gitmek
Bu konudaki kelimeler ve yapılar iyice kavranmalıdır. Türkçe’den Inglizce’ye; Inglizce’den Türkçe’ye çeviri egzersizlerinin yapılması konuyu daha iyi kavratır.
Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak sitemize eklenmiştir
Ekleyen: Berke

CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.