İngilizce para ne demek, money ne demek, ingilizce para birimi, İNGİLİZCE AÇIKLAMALI BANKACILIK TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ, ingilizce para kelimeleri ve türkçe anlamları, ingilizce para terimleri, shopping, alışveriş, bankacılık terimleri, bankacılık terimler

bank banka
cash nakit para
cheque çek
coin madeni para
credit kredi
dollar dolar
euro euro
note banknot, senet
pound pound
purse (para) cüzdan
rich zengin
wallet cüzdan
poor fakir, yoksul
 
İngilizce Para Terimleri
1 A.T.M. abbr. Automated Teller Machine; cash dispenserUK
2 banknote n: a piece of paper money; billUS
3 billUS n. a banknote; a piece of paper money
4 black market n. illegal traffic in officially controlled commodities such as foreign currency
5 bureau de change n. establishment where currencies of different countries may be exchanged
6 cash n. 1 coins or bank notes (not cheques); 2 actual money paid as opposed to credit
7 cash dispenserUK n: automatic machine from which clients of a bank may withdraw money; ATM
8 cashier n. person dealing with cash transactions in a bank, store etc
9 coin n: a piece of metal money
10 currency n. the money in general use or circulation in any country
11 debt n. money etc owed by one person to another
12 exchange rate n. the rate at which one currency can be exchanged for another
13 foreign exchange n: the currency of other countries
14 hard currency n. currency that will probably not fall in value and is readily accepted
15 invest v. to put money for profit into business, land etc – investment n.
16 legal tender n: currency that cannot legally be refused in payment of a debt
17 petty cashUK n. a cash fund for small, everyday expenses
18 soft currency n. currency that will probably fall in value and is not readily accepted
19 speculate v. (risky) buying of foreign currency, land etc for rapid gain – speculation n.
20 transaction n. a (usually commercial) exchange; a deal – to transact v.
I’d like to apply for a loan. (Kredi için başvurmak istiyorum.)
I’d like to mortgage my home. (Evimi ipotek ettirmek istiyorum.)
I’d like a variable interest rate mortgage. (Değişken faiz oranlı ipotek istiyorum.)
Do you provide balloon loans. (Balon kredileriniz var mı?)
I’d like to open a savings account. (Tasarruf hesabı açtırmak istiyorum.)
I’d like close out my savings account. (Tasarruf hesabı kapatmak istiyorum.)
I’d like to purchase a certificate of deposit. (Yatırım belgesi almak istiyorum.)
Where is teh automatic teller machine? (Bankamatik nerede?)
Press your PIN number here. (PIN numaranızı buraya girin.)
Enter your personal identification number. (Kişisel kimlik numaranızı girin.)
Tens and twenties please. (Onluk ve yirmilik olsun lütfen.)
I’d like to cash a check. (Bir çek bozdurmak istiyordum.)
I’d like to make a deposit. (Mevduat yaptırmak istiyorum.)
I’d like to transfer money into my savings account. (Tasarruf hesabıma para havale etmek istiyorum.)
I’d like to make withdrawal. (Para çekmek istiyorum.)
What is the interest rate? (Faiz oranları nedir?)
I’d like to buy some foreign currency. (Biraz döviz almak istiyorum.)
Do you have bank by mail? (Posta yoluyla işlem yapabilir miyim?)
Can you give me a new banking card? (Bana yeni bir banka kartı verir misiniz?)
I need some change. (Biraz bozuk paraya ihtiyacım var.)
I need a roll of quarters. (25 centlik bozuk para istiyorum.)
You are overdrawn. (Hesabınızdaki miktardan daha fazla para çekmişsiniz.)
TÜRKÇE İNGİLİZCE BANKA VE BANKACILIK İLE İLGİLİ TERİMLER LİSTESİ
banka
bank, banking house
banka cüzdanı
bankbook, passbook
banka faiz oranı
bank rate
banka havalesi
money order
banka hesabı
bank account
banka hesabı açmak
to open a bank account
banka kartı
banker’s card
banka kasası
bank vault
banka kredisi
bank credit
banka memuru
bank clerk, bank official
banka mevduatı
deposits
banka müdürü
bank manager
banka poliçesi
bank draft
banka veznedarı
teller
banka çeki
bank cheque
banka ıskontosu
bank discount
banka şubesi
branch bank
bankacı
“banker; bank employer”
bankacılık
banking
bankamatik
cash dispenser, cashomat
bankaya yatırmak
to bank
banker
stockbroker; banker
döviz
foreign currency
döviz hesabı
currency account
döviz kuru
exchange rate, rate of exchange
döviz piyasası
foreign exchange market
döviz rezervi
foreign exchange reserve
faiz
interest
faiz almak
a) to get interest b) to charge interest
faiz getirmek
to draw interest, to pay interest
faiz oranı
interest rate, rate of interest
faizci
usurer, moneylender
faizcilik
usury
faize vermek
to lend (money) at interest
faize yatırmak
to put out at interest
faizli
at interest
faizsiz
interest-free
finans
finance
finanse etmek
to finance
finansman
financing, finance
fon
fund
havale
money order
havale göndermek
to send a money order
hesap açmak
to open an account
hesap cüzdanı
bankbook, passbook
hesaptan düşmek
to deduct
kiralama
lease, leasing
kredi
credit, loan, bank loan, loan of money (obtained from a bank).
kredi kartı
credit card, plastic money
kredi veren
creditor
mevduat
deposits
mevduat hesabı
deposit account
nakit
cash, money, ready cash, hard cash, hard money, bankroll, ready, the ready, specie, liquidity, ready money
para
money
para biriktirmek
to save money
para birimi
monetary unit
para bozdurmak
to change money
para havalesi
money order, remittance
para piyasası
money market
para sıkıntısı
financial pressure
para yatırmak
to invest
para çekmek
to draw money
vade
settlement date, redemption date, maturity date
vadeli
having a fixed term
vadeli hesap
deposit account, time deposit
vadeli istikraz
time loan
vadeli mevduat
deposit account, time deposit
vadeli poliçe
time draft
vadeli çek
postdated check
vadesi dolmak
to fall due, to come to maturity
vadesi dolmuş
mature
vadesi gelmek
to fall due, to come to maturity
vadesi gelmemiş
undue
vadesi geçmek
to be overdue
vadesi geçmiş
overdue
vadesini uzatmak
to prolong a term
vadesiz
having no fixed term
vadesiz hesap
current account, checking account
vadesiz istikraz
call loan
vadesiz mevduat
current account, checking account
vezne
“treasury; pay-office, cashier’s office”
vezneci
cashier, teller
veznedarlık
treasurership; cashier’s office, cashier’s window
yatırım
investment plasman, envestisman
AÇIKLAMALI BANKACILIK TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
A
Açık Piyasa İşlemleri (APİ) (Open Market Operations): Para politikası uygulaması çerçevesinde, merkez bankaları bünyesinde para miktarının artırılıp azaltılması amacıyla, Hazine kağıtlarının alım ve satımının (kesin alım, kesin satım, geri satım vaadiyle alım (repurchase agreements), geri alım vaadiyle satım (reverse repurchase aggrement)) yapılması işlemleridir. Bankalararası Para Piyasası işlemleri de ?Açık Piyasa İşlemleri? kapsamı içerisindedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bünyesinde bu tür işlemler, Açık Piyasa İşlemleri ve Para Piyasası Müdürlükleri tarafından yürütülmektedir.
Açık Pozisyon (Short Position): Döviz, altın, menkul kıymet gibi bir finansal araç üzerinden sahip olunan varlıkların aynı cinsten yükümlülükleri karşılayamayan kısmıdır. Örneğin 10 milyon USD yükümlülüğe karşı 5 milyon USD varlık bulunduruluyorsa aradaki 5 milyon USD, açık USD pozisyonunu ifade eder.
Alış (Bid): Piyasa katılımcılarının, piyasada işlem gören değerleri (döviz, menkul kıymet gibi) almaya istekli oldukları fiyattır.
Alış ? Satış Farkı (Spread): İşlem gören herhangi bir kıymetin, alış ve satış fiyatı arasındaki farkı ifade eder.
Arbitraj: Herhangi bir menkul kıymetin, dövizin veya malın bir piyasadan alınıp diğer bir piyasada satılarak (kıymetler birbiri ile değiştirilerek) risksiz bir şekilde kar edilmesi işlemidir. Arbitraj işlemleri piyasalar arasındaki fiyat farklılıklarının azalmasına yol açar. Günümüzde iletişim teknolojisinin artması ve bilgiye ulaşma maliyetinin düşmesi ile piyasalar arası fiyat farklılığı son derece düşük olmakta, ortaya çıkan farklılıklar anlık olarak bu tür işlemlerle ortadan kalkmaktadır.
Ayı Piyasası (Bear Market): Fiyatların düştüğü piyasaları ifade eder.
B
Bankalararası Para Piyasası: Bankalar arasında kısa vadeli fonların alınıp satıldığı piyasalardır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bünyesinde aynı adla işlem gören piyasada bankalar kendilerine tanınan limitler çerçevesinde, önceden belirlenen vadelerde TL alım-satım işlemi gerçekleştirmektedirler. Bu piyasada, Merkez Bankası aracı konumu üstlenmekte olup (blind broker) alım-satımı gerçekleştiren taraflar birbirlerini bilmeden Merkez Bankası üzerinden (Merkez Bankasını taraf kabul ederek) işlemlerini gerçekleştirmektedirler. Para politikası uygulamasında önemli bir fonksiyona sahip olan bu piyasada Merkez Bankası doğrudan faiz belirleyerek kısa vadeli faizleri yönlendirebilmekte ve son kredi mercii fonksiyonunu yerine getirmektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası dışında, bankaların kendi aralarında bu tür işlemleri gerçekleştirdikleri ikincil piyasalar da mevcuttur.
Banknot: Taşıyana, üzerinde yazan miktarın ödenmesinin, çıkaran kuruluş tarafından garanti edildiği faiz taşımayan kıymetlerdir. Yasal ödeme aracıdır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TL Banknot basmaya tek yetkili kurumdur.
Basit Faiz: Bir yatırımın, yatırım dönemi süresince sadece anaparasının kazandığı faiz oranıdır.
Baz Puan (Basis Point): Faiz oranlarındaki değişimi ifade eden bir ölçüm birimidir. Noktadan sonraki 4 üncü haneye karşılık gelir (0.0001). Örneğin fazi oranının % 65.25?den % 66.75?e yükselmesi durumunda 150 baz puanlık bir artış söz konusudur. Diğer bir deyişle baz puan % 0.01?e karşılık gelmektedir.
Benchmark (Ölçüt): Ölçüm ve karşılaştırma kriteri anlamında kullanılmaktadır. Örneğin portföy yönetiminde, benchmak portföy, bu yapı dışında oluşturulan portföylerin performans (getiri ve risk anlamında) başarısının ölçümüne esas alınan portföydür. Diğer bir örnek; benchmark menkul kıymetler, piyasada yeterince likiditeye sahip, ihraç eden kurum tarafından bu özelliğinin devam ettirilmesi söz konusu olan ve piyasada benzer ihraçlar için bir referans teşkil eden kıymetlerdir.
BIS (Bank for International Settlement): Parasal ve finansal istikrarı sağlamaya yönelik olarak merkez bankaları ve diğer kurumların kendi aralarındaki işbirliğini artırmak amacı ile kurulmuş uluslararası bir organizasyondur. 1930 yılında kurulmuş olup, İsviçre?nin Basel kentinde yerleşiktir. Sermayesi altın frank şeklinde ifade edilmekte olup, 1 altın frank 0.29 gram altını temsil etmektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5000 altın frank ile bankanın hissedarıdır.
Bileşik Faiz: Bir yatırımın yatırım dönemi boyunca kazandığı faizin de yeni yatırım döneminde yatırıma tabi tutulması sonucu elde edilen getiriyi gösteren faizdir. Diğer bir deyişle faizin de faiz kazanmasıdır.
Birikmiş Faiz: Bir yatırımın, yatırım dönemi içerisinde, ödeme tarihine kadar üzerinde biriken faizdir. Örneğin, 6 ayda bir dönemsel % 30 kupon ödemeli 100.000 TL ? den ihraç edilen bir devlet tahvilini almak için, piyasa oranının değişmediği varsayımı ile 3 ay sonra ödenmesi gereken fiyat yaklaşık 115.000 TL? dir (dönem sonunda toplam 30.000 TL faiz kazanması için, bu durumda ikinci 3 ay için % 13.04? lük bir getiri söz konusudur). Buradaki 15.000 TL yatırımın üzerinde biriken faizi ifade etmektedir.
Birincil Piyasa (Primary Market): İlk ihraçların yapıldığı piyasadır. Bir yatırım aracının örneğin bir menkul kıymetin ilk defa piyasaya sürülmesi (satılması) birincil piyasa işlemidir. Benzer şekilde, devlet iç borçlanma senetlerinin, T.C. Hazine Müsteşarlığı tarafından ihale yöntemi ile satımı da bir birincil piyasa işlemidir. Bu senetlerin daha sonra yatırımcılar arasındaki alım-satımları ise ikincil piyasa olarak adlandırılan piyasalarda gerçekleşmektedir.
Boğa Piyasası (Bull Market): Fiyatların yükseldiği piyasayı ifade eder.
Bono: Vadesi 1 yıldan kısa olan, çıkaran kurum tarafından öngörülen vade sonunda belli bir bedelin ödenmesinin taahhüt edildiği menkul kıymetlerdir. T.C. Hazine Müsteşarlığı tarafından çıkarılan bir yıldan kısa vadeli ihraçlar, Hazine Bonosu adı altında işlem görmektedir. İngilizce karşılığı olan ?Bond? ifadesi ise, ABD Hazinesi ihraçları için, 10 yıldan uzun vadeli kıymetleri ifade etmektedir (maksimum 30 yıl). Benzer şekilde ?note? ifadesi 1-10 yıl arası, ?bill? ifadesi ise 1 yıl ve daha kısa ihraçlara yönelik olarak kullanılmaktadır.
Broker: Alım ve satım işlemlerine belli bir komisyon karşılığı aracılık eden, işlemleri kendi adına ancak taraf olduğu kişi veya kurumlar hesabına yapan işlemcilere verilen isimdir.
Bütçe Dengesi (Budget Balance): Bir işletmenin veya devletin gelir ve giderleri arasındaki farktır.
C-Ç
Call Option: Opsiyon, sahibine, opsiyona konu olan kıymeti, kontratta yazan fiyattan, kontrat vadesinde herhangi bir yükümlülük doğurmadan alma hakkı verir. Bu tür bir mali araçta, vadede, opsiyona konu olan kıymetin fiyatı kontrat fiyatının altında gerçekleşirse opsiyon sahibi bu hakkını kullanmaz ve işlemini daha düşük olan piyasa fiyatından gerçekleştirebilir.
Çapa (Nominal Anchor): Ekonomik karar alma süreçlerinde referans olarak alınan büyüklükleri ifade etmek için kullanılır. Örneğin kur çapası kavramı, Merkez Bankasının kur için belli öngörüleri sonrasında, diğer ekonomik birimlerin de bu öngörüye güven duyması ile birlikte, alınan ekonomik kararlarda kurun, kurdaki artışın esas alınması ve fiyat, ücret artışı, yatırım gibi kararlarının kur politikası çerçevesinde şekillenmesini ifade eder. Bu tür bir çapaya (politikaya) güvenin olmaması halinde, seçilen büyüklükler bu özelliklerini kaybederler. Parasal büyüklükler, faiz oranları, enflasyon, büyüme oranları ?çapa? olarak kullanılan büyüklüklerdir. Özellikle son yıllarda, kur ve faiz oranı gibi büyüklüklerin çapa olarak kullanımında ortaya çıkan güçlükler, enflasyonun bu amaçla kullanımını yaygınlaştırmıştır.
Çekirdek Enflasyon (Core Inflation): Tüketici ve Toptan Eşya Fiyat Endeksleri gibi genel kullanıma açık mal ve hizmet sepetlerinden oluşan enflasyon endekslerinin temel enflasyonist eğilimleri tam olarak yansıtmadığı varsayımı ile, bazı mal grupları ile fiyat değişmelerine yol açan bir takım unsurların enflasyon endeksinden çıkarılması sonucu ulaşılan bir enflasyon tanımıdır. Bu amaçla, dışsal etkilere (enerji fiyatlarında artış, mevsimsel koşullar, maliye politikası vs) daha açık olan ve geçici nitelikler taşıyabilen, enerji, temel gıda maddeleri fiyatları ve dolaylı vergiler bu tür enflasyon hesaplamaları içerisine katılmamaktadır. Amaç, fiyatlar genel seviyesindeki değişimi sürekli kılan unsurları tespit etmek ve bunlara yönelik daha gerçekçi politika kararları alabilmektir. Özellikle, enflasyon hedeflemesine yönelen ülkelerde bu türden alternatif endeks oluşumları değişik formları ile kullanılmaktadır. Türkiye?de Özel İmalat Sanayi Fiyat Endeksi ?çekirdek enflasyon? olarak adlandırılmaktadır.
D
Dalgalı (Serbest) Kur Sistemi (Free Floating): Kurun hiçbir müdahale olmadan tamamen piyasada oluşan arz ve talep koşullarında belirlendiği sistemleri ifade eder.
Dealer: Alım-satım işlemlerinde kendi nam ve hesabına hareket eden kişi ve kurumlara verilen isimdir.
Değişken Faizli İhraçlar (Floating Rate Notes): Getirisi, ihracı sırasında sabitlenmeksizin önceden belirlenen başka değişkenlere bağlanan kıymetlerdir. Gerçekleşen enflasyona veya LIBOR gibi uluslararası faiz oranlarının, örneğin geçmiş 3 aylık ortalamasına endekslenen ihraçlar bu türe girmektedirler. Getiri (faiz) oranlarındaki belirsizliğin arttığı ve fiyat oluşumlarının güçleştiği ortamlarda, hem ihraç eden hem de yatırımı yapan kişi ve kuruluşlar açısından riski daha düşüktür.
Devalüasyon: Ulusal paranın yabancı paralar karşısındaki değerinin azalmasını ifade eder. Örneğin, Türk Lirasının ABD doları karşısındaki değerininin 1.200.000 TL?den 1.300.000 TL? ye düşmesi, TL? nin (ABD dolarının değer kazanması) 100.000 Lira değer kaybetmesi anlamındadır.
Dönemsel Faiz: Bir yatırımın fiilen elde tutulma süresince getireceği faizi ifade eder.
Döviz Kuru (Exchange Rate): Ulusal bir paranın, diğer bir ulusal para cinsinden ifadesidir.
Döviz Kuru Rejimleri: Döviz kurları günümüzde özellikle küçük ve açık ekonomiler için taşıdıkları önem ve reel ekonomiyi doğrudan etkileme potansiyelleri nedeniyle, uygulanan para politikası çerçevesinde doğrudan hedef, gösterge veya araç olarak kullanılmaktadırlar. Döviz kuruna yönelik uygulamalar, bir uçta tamamen sabit kur sistemi, diğer uçta ise tam serbesti olmak üzere, iki rejim arasında şekillenmektedir. Tamamen sabit kur sisteminde, ulusal para yabancı bir para veya paralardan oluşan bir sepet karşısında sabitlenmekte ve bu değerin sürmesi para otoritesi tarafından bazen açık bazen de dolaylı olarak garanti edilmektedir. Para Kurulu (Currency Board) türü uygulamalarda, bir taraftan kur sabitlenirken diğer taraftan ulusal para arzı tamamen bu kur üzerinden gerçekleştirilen döviz alış-satışlarına bağlanmaktadır. Tamamen serbest kur sisteminde ise, döviz kurunun fiyatı doğrudan piyasada oluşan arz ve talebe göre belirlenmektedir. Ara rejim olarak adlandırılan, Avrupa Para Sistemine geçiş aşamasında da uygulanan kurun bir band içerisinde hareketine müsaade eden yapı ile kontrollü dalgalanma (managed float), sürünen kur (crawling peg) adı altındaki sistemlerde ise, kur belli bir takım kriterlere göre yönlendirilmekte ve para otoritesi tarafından gerektiğinde müdahale edilmektedir. Kura yönelik bu tür rejimlerin seçimi, ülkelerin içinde bulunduğu şartlara göre değişmektedir.
Dünya Bankası (World Bank): 1944 yılı sonrası, Avrupa?nın yeniden imarına yönelik olarak ?International Bank for Reconstruction and Development? adı altında kurulan uluslararası bir örgüttür. Daha çok, gelişmekte olan ülkelere uzun vadeli proje kredileri sağlamaktadır. Son yıllarda görev tanımları içerisine, gelişmekte olan ülkelerin dış borçları ve yoksullukla mücadele kavramları da girmiştir.
E
Efektif: Kaydi forma dönüşmemiş, ekonomik birimlerin fiilen banknot ve bozuk para olarak ellerinde tuttukları parayı ifade etmek için kullanılan bir terimdir.
Egzotik Opsiyonlar (Exotic Options): Talep edenin ihtiyacına göre şekillendirilen opsiyonlardır. ?Barrier option? adı altında opsiyona konu olan kıymetin opsiyonda öngörülen fiyatı, örneğin geçmesi halinde geçerliliğini yitiren opsiyonlar, ya da ?Lookback options? adı altında belli bir dönemde gerçekleşen örneğin en yüksek fiyatı opsiyona fiyat kabul eden opsiyonlar bu türe örnektirler.
Elektonik Fon Transferi (EFT): Fonların elektronik ortamda hesaplar arası aktarımının yapıldığı sistemdir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bünyesinde ilk olarak Nisan 1992′ de işletime açılmış, Nisan 2000’de ise ikinci nesil adı altında günün ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde güncelleştirilmiştir. Şu anda sadece TL üzerinden işlem yapılmaktadır. Sistemin açılış saati 8:00 olup, katılımcıların en geç saat 9:00?da kendi sistemlerini açması gerekmektedir. Resmi kapanış saati 17:30 olup, bu saat Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından gerek görülmesi haline uzatılabilir.
Elektronik Menkul Kıymet Transferi (EMKT) : Menkul kıymetlerin elektronik ortamda hesaplararası aktarımının yapıldığı sistemdir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bünyesinde bu tür bir sistem Ekim 2000′ de faaliyete geçmiştir. Sistemin açılış saati 8:00 olup, katılımcıların en geç saat 9:00′ da kendi sistemlerini açması gerekmektedir. Resmi kapanış saati 17:30 olup, bu saat Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından gerek görülmesi haline uzatılabilir.
Enflasyon: Fiyatlar genel seviyesindeki değişimdir. Bugün için, parasal bir olgu olduğu ve uzun dönemde parasal bir büyüme olmadığı sürece enflasyonun artmayacağı genel olarak kabul görmektedir. Toptan Eşya Fiyat Endeksleri, Tüketici Fiyat Endeksleri ve İmalat Sanayii Fiyat Endeksleri gibi çeşitli endeksler aracılığı ile ölçülmektedir.
Enflasyon Hedeflemesi (Inflation Targeting): Merkez bankalarının genellikle hükümetlerle birlikte, para politikası amacı olarak belli bir enflasyon rakamını hedeflemeleridir. Bu tür bir uygulamada hedeflenen enflasyonun, beklentileri etkileyebildiği ölçüde, nominal çapa görevini üstlenmesi öngörülür. Diğer politikalardan farkı, enflasyon hedefinin net bir şekilde kamuoyuna duyurulması ve bu konu ile ilgili doğrudan sorumluluk alınmasıdır. Uygulamada, uygulayıcı kurum olarak merkez bankaları amaca yönelik bir araç bağımsızlığına kavuşmaktadırlar. Diğer bir deyişle, merkez bankaları, kur ve faiz politikalarını enflasyonu kontrol altına almak amacı ile istedikleri biçimde kullanabilmektedirler. Bu tür uygulamalar, bir ekonomideki tüm büyüklüklerin nominal çapa özelliğini kaybetmesi sonucu bir zorunluluk olarak da ortaya çıkabilmektedir. Bu tür bir politikanın başarısı için, güçlü ve sağlıklı bir mali yapı, enflasyon ile para politikası araçları arasında gözlenebilir ve istikrarlı bir ilişki, kredibilite, bağımsızlık ve açıklık gibi unsurlar ön koşul olarak sayılmaktadır.
Enflasyon Vergisi: Para, tedavüle çıkaran kurum açısından yükümlülük, talep eden, elde tutan kurum ve kişi açısından ise bir varlık olarak düşünüldüğünde, enflasyon, parayı ihraç eden kurumun yükümlülüğünü, parayı elde tutan kurumun ise varlığını reel olarak azaltır. Bu anlamı ile enflasyon, gelir elde eden açısından vergi özelliği taşımakta, dolayısıyla vergi gibi satın alma gücünün transferine neden olmaktadır.
Etkin Piyasa (Efficient Market): Bu hipotez, bir piyasada işlem gören kıymetlerin mevcut fiyatlarının, o kıymetlere ilişkin elde edilebilir bilgilerin tümünü yansıttığını öngörür. Teori, fiyatı belirleyenin alıcı ve satıcılar olduğu varsayımı ile, işlemcilerin tüm ulaşılabilir bilgilere aynı anda ve simetrik olarak ulaşabildiğini varsayar. Bu durumda oluşan fiyatın da denge fiyatı olduğu öngörülür.
Euro Bonolar (Eurobonds): Çıkaran ülkenin veya kuruluşun, kendi ulusal para birimi dışındaki bir para birimi üzerinden ihraç ettiği menkul kıymetlerdir.
Euro Dolarlar (Eurodollars): Amerika Birleşik Devletleri dışındaki bankalarda veya ABD bankalarının yurtdışı şubelerinde tutulan ABD doları cinsinden mevduatları ifade etmek için kullanılır. Euro ifadesi, bu tür mevduatların büyük çoğunluğunun özellikle Batı Avrupa ülkelerindeki bankalarda tutulmasından kaynaklanır. Ancak, Asya ve benzeri diğer tüm ülkelerde tutulan ABD doları hesapları da bu adla anılır. Çok yoğun bir ikincil piyasa hacmine sahiptir.
F
Faiz: Üretim faktörlerinden sermayenin elde ettiği getiridir. Diğer bir ifade ile paranın kullanım bedelidir.
Faiz Dışı Bütçe Dengesi (Primary Balance): Bütçeden gerçekleştirilen faiz ödemeleri hariç tutularak ulaşılan bütçe dengesidir.
Federal Fon Oranları (Federal Funds Rate): Amerika Birleşik Devletleri’nde finansal kurumların gecelik bazda borçlanmalarını gerçekleştirdikleri piyasa faiz oranıdır. Para politikası uygulamasında temel gösterge niteliğinde olduğundan ABD Merkez Bankası?nın yakın gözetimi altındadır. ABD Merkez Bankası bu piyasada oluşan günlük ?Federal Funds Rate? lerin kendi açıkladığı orana uygun seyretmesi amacıyla açık piyasa işlemleri yoluyla piyasadaki günlük rezerv (kullanılabilir fon) miktarını ayarlar. Örneğin, bu piyasada oluşan faizler kendi hedef oranın altında ise, diğer bir deyişle piyasada fon fazlası varsa, bu miktarı açık piyasa işlemleri ile piyasadan çeker.
Fiyat İstikrarı: Para politikasının uzun dönemli temel amaçlarına (büyüme ve istihdam) yönelik olarak ekonomik birimlerin karar alma süreçlerinde etkili olmayacak ölçüde düşük ve istikrarlı bir enflasyon oranını ifade eder.
Forward: İleri tarihli işlemler anlamındadır. Belli bir kıymetin önceden belirlenmiş bir fiyattan yine önceden belirlenmiş bir tarihte teslim edilmesini öngörür. İşlemler, genellikle organize piyasalarda değil, alıcı ve satıcının karşı karşıya gelmesi ile tarafların ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştirilir. Döviz, menkul kıymet, mal gibi alım-satıma konu araç üzerinden düzenlenebilen bu tür kontratlar fiyat riskini bertaraf etmenin yanısıra spekülatif amaçlara da yönelik olabilir.
Forward-Forward: Sözleşmeye konu olan örneğin bir para piyasası işleminde vade, faiz ve miktar gibi unsurlar üzerinde bugünden anlaşılan, ancak ileri bir tarihte başlayacak ve daha ileri bir tarihte sona erecek işlemleri ifade eder. Bu kotasyon 3 ay sonra başlayacak 3 ay vadeli bir işlemi (işlem vadesi 6 ay) ifade eder.
Future: İleri tarihli işlemler anlamındadır. Belli bir kıymetin önceden belirlenmiş bir fiyattan yine önceden belirlenmiş bir tarihte teslim edilmesini öngörür. Forward piyasalardan farkı, organize piyasalarda standartlaştırılmış (bir kontratın miktarı, kontratların piyasaya çıkış tarihleri, marjin adı altında bir teminat sistemine sahip olunması gibi) kontratlar üzerinden işlem görmesidir. Spekülatif amaçlı yapıldığında, teorik olarak sonsuz kar ve zarar ihtimali vardır.
H
Hesaben Saklama (Book Entry): Kıymetlerin elektronik ortamda hesaben saklanmasını ifade eder. Örneğin T.C. Hazine ihalesinden alınan kıymetler, katılımcılar tarafından fiziki olarak talep edilebileceği gibi (bu kıymetler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından bastırılmaktadır) makbuz karşılığı elektronik ortamda katılımcıların hesabına da aktarılabilmektedir. Şahıslar da, makbuz karşılığı kıymetlerini hesaben saklatabilmektedirler. Fiziki olarak elde bulunan bir kıymetin, sonradan bir hesaba yatırılması da kıymeti bu forma sokmaktadır.
I – İ
İhale (Auction): İhale, ingilizce ?auction? auctio kökünden gelmekte olup kelime anlamı artış demektir. Piyasa ekonomilerinde, çeşitli mal ve finansal değerlerin kişi veya kurumlara tahsis yöntemlerinden birisidir. Özellikle, ihaleye konu olacak malın sabit veya doğrudan belirlenebilir bir fiyatı yoksa ya da malın satıcısı, malın piyasa fiyatı konusunda emin değilse ihale yöntemi ile satım tam rekabet koşulları altında bu belirsizliği ortadan kaldırır. İhale yöntemlerine ilişkin ilk sınıflandırma, 1961 yılında William Vicrey tarafından yapılmıştır. İhaleler farklı biçimlerde gerçekleştirilebilir. En yaygın olanı, fiyatların büyükten küçüğe doğru dizildiği, (satan açısından geliri maksimum, maliyetin minumum olması anlamına gelmektedir), çoklu fiyat (?Dutch Auction? adını Hollanda’da çicek satışlarında kullanılmasından almıştır) türü ihalelerdir. Bu ihalede her katılımcıyla kendi teklif ettiği fiyat üzerinden işlem yapılmaktadır. Fiyatların küçükten büyüğe sıralandığı ihaleler ise ?English Auction? olarak adlandırılmaktadır. Diğer bir ihale yöntemi ise ?tek fiyat? ihalesidir. Bu ihale türünde arzın ve talebin eşitlendiği fiyat, ihaleyi kazanan tüm katılımcılara uygulanmaktadır. Diğer bir deyişle tüm işlemler tek bir fiyat üzerinden gerçekleştirilmektedir. İki ihale türünün de birbirine göre avantaj ve dezavantajları söz konusudur. Tek fiyat ihalesinde, bilgi toplamının maliyeti daha az olup daha fazla katılım sağlanabilir. Çoklu fiyat ihalesinde ise daha yoğun bir rekabet söz konusu olup satıcı açısından daha düşük bir maliyet söz konusu olabilir. Ancak, tüm bunlar piyasanın yapısına ve o günkü koşuluna bağlıdır.
İkincil Piyasa (Secondary Market): Kıymetlerin ilk ihraçları sonrası işlem gördükleri piyasaları ifade eder. Örneğin, T.C. Hazine Müşteşarlığı tarafından ihraç edilen borçlanma senetlerinin ihraç sonrası alınıp-satıldığı İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, Tahvil Bono Piyasası ikincil piyasaya bir örnektir.
K
Kesin Alış: Bir menkul kıymetin doğrudan alımıdır. Merkez Bankası tarafından yürütülen Açık Piyasa İşlemleri çerçevesinde, para politikası uygulamasına yönelik olarak, piyasada kalıcı bir likidite (para) eksikliğinin olduğu düşünüldüğü durumlarda, Merkez Bankasının piyasadan kendi porftöyü için menkul kıymet almasını ve karşılığında sisteme para vermesini ifade eder.
Kesin Satış: Bir menkul kıymetin doğrudan satımıdır. Merkez Bankası tarafından yürütülen Açık Piyasa İşlemleri çerçevesinde, para politikası uygulamasına yönelik olarak, piyasada kalıcı bir likidite (para) fazlasının olduğu düşünüldüğü durumlarda, Merkez Bankasının piyasaya kendi portföyünden menkul kıymet satmasını, karşılığında sistemden fazla parayı kesin olarak (bir daha geri verilmemek üzere) çekmesini ifade eder.
Konsolidasyon: Bir borcun borçlusu tarafından ödenmeyip zorunlu veya gönüllü olarak vade, faiz, tür ve benzeri yönlerden yeniden yapılandırılmasını ifade eder.
Kuponlu İhraçlar: Bir menkul kıymetin dönemsel olarak faiz ödemesini ifade eder. Örneğin, 100.000 TL nominal değerli, 3 ayda bir % 15 kupon faizi ödemeli 1 yıl vadeli bir menkul kıymetin, yatırımcısına 3 ayda bir 15.000 TL lik faiz (kupon) ödemesi yapılması, 1 yıl sonunda ise anaparasının, 100.000 TL?nin ödenmesi söz konusudur.
LIBID (London Interbank Bid Rate): Londra Bankalararası Para Piyasasında, kredibilitesi yüksek bankaların birbirlerinden ABD doları üzerinden mevduat kabul etme işlemlerinde uyguladıkları faiz oranıdır.
LIBOR (London Interbank Offered Rate): Londra Bankalararası Para Piyasasında, kredibilitesi yüksek bankaların birbirlerine ABD doları üzerinden borç verme işlemlerinde uyguladıkları faiz oranıdır. Londra saati ile 11:00′ de sabitlenen bu oran piyasalar tarafından referans faizi olarak kullanılmaktadır.
Likidite: Döviz, menkul kıymet, gayrimenkul gibi herhangi bir aktifin kısa sürede ve sorunsuz bir şekilde (değer kaybına uğramadan) nakde çevrilebilmesini ifade eder.
M
Maliye Politikası (Fiscal Policy): Hükümetlerin, istihdam, büyüme ve enflasyon gibi belli amaçları gerçekleştirebilmek amacıyla gelir toplama (vergilendirme) ve harcama yapma yöntemlerini şekillendirmeleridir.
Merkez Bankası Bağımsızlığı: Kavramsal olarak merkez bankalarının kararlarında dış faktörlerden (çoğunlukla politik) etkilenmeden, kendi öngördükleri para politikası araçlarını serbestçe kullanabilmelerini ifade eder. Bağımsızlık kavramının içeriği ve kapsamı son derece geniş olup, tanımlanması zordur. Bu kavramı sayısallaştırmak, bağımsızlığı ölçmek amacı ile, yasal bağımsızlığı temsil eden Merkez Bankası Kanunu (hedefleri ve araçları kimin saptadığı, diğer kamu kurumları ile ne türden bir ilişkiye sahip olunduğu, başkanın seçilme ve görevden alınma süreçleri vs), ile uygulamadaki bağımsızlığı temsil ettiği düşünülen, o ülkedeki kurumsal ve kültürel yapı ile kişisel faktörler kullanılmaktadır. Enflasyonla Merkez Bankası bağımsızlığı arasında gözlemlenen yakın ilişki bu kavramın önemini artırmıştır.
Merkez Bankası Müdahalesi: Merkez Bankalarının kısa ve uzun dönemli para politikaları amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik olarak piyasalarda alım-satım yapmalarıdır. Müdahale ile müdahale edilen, döviz ve faiz gibi değişkenlerin piyasa fiyatlarının politika öngörülerindeki düzeylere düşürülmesi/yükseltilmesi hedeflenir. Müdahale yöntemleri farklılık gösterebilir. Merkez Bankaları taraf olup kendilerini göstererek doğrudan ve açık olarak müdahale edebilecekleri gibi dolaylı olarak da müdahale edebilirler. Benzer şekilde, Merkez Bankası müdahaleleri zaman ve miktar açısından önceden bildirilebileceği gibi, herhangi bir bildirimde bulunulmaksızın da gerçekleştirilebilir. Müdahaleyi gerektiren durumlar, uygulanmakta olan para politikası hedefleri çerçevesinde şekillenir.
Morotoryum: Borçlanıcının, ödeme gücünü kaybetmesi nedeniyle borçlarının tümünü veya bir kısmını ödeyemeyeceğini ilan etmesidir. Genelde borçlu ve alıcı arasında borcun yeniden yapılandırılması ile sonuçlanır.
N
NASDAQ (National Association of Securities Dealers Automated Quotations): Tezgah üstü piyasalarda (resmi bir düzenleyicisi olmayan) işlem gören menkul kıymetler için alım-satım fiyatlarının gösterildiği otomatik bilgi ağı .
Net Bugünkü Değer (Present Value): Bir yatırımın yatırım dönemi boyunca sağladığı getirinin piyasa faizi veya kendi faizi ile iskonto edilmesi, bugüne indirgenmesi sonucu ulaşılan değerdir.
Nominal Değer (Par Value, Face Value): Bir kıymetin üzerinde yazan değerdir. Örneğin, T.C. Hazine Müşteşarlığı tarafından çıkarılan her bir devlet iç borçlanma senedinin nominal değeri, üzerinde fiilen yazan değer olan 100.000 TL dir. Benzer şekilde 1.000.000 Türk Lirasının nominal değeri üzerinde yazan değer olan 1.000.000? dur.
O – Ö
Operasyonel Bütçe Dengesi: Faiz hariç ve dahil bütçe dengesini gösteren geleneksel tanımların, özellikle ekonomik istikrara sahip olmayan ülkelerde açığın etkilerini tam olarak yansıtmadığı düşüncesi ile oluşturulmuş bir kavramdır. Esas olarak bütçe açığının önemi açığın ekonomideki toplam büyüklükler (toplam talep, toplam arz) üzerinde yarattığı etkiden kaynaklanmaktadır. Operasyonel bütçe açığı kavramı, toplam talep üzerinde etkili olan açığın, bütçe dönemi içerisinde ödenen faiz ödemelerinin reel kısmı olduğunu, nominal kısmın, toplam talep üzerinde etkili olmadığı varsayımından hareket eder. Bu çerçevede nominal faiz ödemeleri, faiz ödemesini elde eden birimler tarafından dönem başındaki servetlerinin reel değerinin amortismanında (korunmasında) kullanılmakta ve aynı amaçla yeniden yatırıma tabi tutulmakta, dolayısıyla tüketim harcamalarına yönelmemekte ve toplam talep üzerinde bu anlamı ile etkili olmamaktadır. Dolayısıyla, talep artışı sadece reel faiz ödemelerinden kaynaklanmakta ve operasyonel bütçe açığı bu anlamı ile açığı ifade etmektedir.
Opsiyon (Option): Belirli bir kıymeti, önceden belli bir vade ve fiyattan alma-satma hakkı veren kontratlardır. Kontratı elinde tutan kontrata konu olan kıymeti alma (call-option) veya satma (put-option) hakkına sahip olurken, kontrattan kaynaklanan herhangi bir yükümlülüğü yoktur. Kontratı satan (yazan) taraf ise vadede kontratı elinde tutan tarafın, kontrata konu olan kıymeti kontr
Kaynak: Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak sitemize eklendi
Ekleyen: Berke

CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.