KENTSEL KIYI KULLANIMI – KIYI YÖNETİMİ

KENTSEL KIYI KULLANIMI – KIYI YÖNETİMİ
Kıyılar , tarihin her döneminde uygarlığın odak noktalarını oluşturmuş ,yerleşme ve kullanım amaçları açısından sosyal bir önem kazanmıştır. Sivrilen uygarlıkların genellikle kıyılara bağımlı toplumlardan çıktığı, bu toplumlarda kültür gelişiminin diğerlerinden farklı olarak önde olduğunu görürüz.
Kıyılar denilince akla hemen deniz kıyıları gelmektedir. Genel ‘kıyı’ tanımından özellikleri ve benzerlikleri itibariyle akarsu ve göl kıyılarını da ayırt edemeyiz. Yerleşme (kentler) ,ticaret (limanlar), sanayi (rafineri ve santraller),kaynak (madenler,kum,çakıl),turizm, rekreasyon (dinlenim), atık boşaltım (kentsel ve sanayi atıkları), gıda (balıkçılık), …vb. amaçlarla kıyılar kullanılmaktadır. Ancak bu kullanımların bazıları kıyıların özelliklerini ve doğal dengeyi bozucu boyutlarda tehlikeli denebilecek düzeye kadar gelmiştir. Kıyıların biyolojik, hidrobiyolojik, ekolojik, klimatik, fizyolojik, estetik vb. özelliklerinin dengesi olumsuz anlamda bozulmuştur. Akarsu kıyıları erozyon ve kum ,çakıl ocakları ile deniz kıyıları her türlü fiziksel müdahale ve yapılaşmalar ile günden güne sahip oldukları dengeyi kaybetmektedirler. Bu anlamda, su ile karanın buluştuğu kıyıların; doğal yaşam çeşitliliğinin en zengin yerleri olduğu da unutulmamalıdır.
Ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili oluşu ve akarsu açısından da zengin bir potansiyele sahip oluşu ‘kıyı’ kavramını bizler için daha önemli kılmaktadır. Ancak özellikle kentsel kıyı kullanımı açısından yasaların ve yönetmeliklerin yetersiz, konularına göre müdahale yetkilerinin çok oluşu, işin daha da karmaşık ve başıbozuk bir hal almasına yol açmaktadır. Kıyı denince sadece tanım olarak betimlenen anlamda kıyıyı değil, bunun yanındaki sahil şeridi ve akarsu yataklarını da bu kavram içinde değerlendirmek gerekir.
Kıyılar için genel anlamdaki tehlikeler nelerdir? Bunları şöylece sıralayabiliriz:
1. Kentsel ve sanayi atıkların, enerji santrali ve balast sularının akarsu ve denizlere boşaltılması
2. Denizlerin dip taraması,, sintine basılması, balık çiftliklerinin kurulması gibi yöntemlerle kirletilmesi
3. Doğal su hareketlerini engelleyici fiziksel ve kimyasal müdahaleler
4. Gemi söküm tesisleri ve tersanelerin yarattığı çevre kirliliği
5. Kıyılarda her türlü inşai faaliyetlerin yapılması
6. Turistik amaçlı yatırımların getirdiği tahribatlar
7. Marinalar, balıkçı barınakları, çekek yerleri
8. Aşırı, zamansız ve yok edici metotlarla avlanma
9. Her türlü dolgu ve kazı işlemleri
10. Erozyon ve birikimler
11. ………
Ülkemizde kıyılar, yasa gereği devletin hüküm ve tasarrufu altındadır, özel mülkiyete konu olamaz. 04.04.1990 tarihli ve 3621 sayılı kıyı yasası kıyıların düzenlenmesi ve korunması ile ilgili hükümler getirmektedir. Bunun yanında birçok yasa ve yönetmelik kıyı kavramı ile ilgili yaptırımlar getirmektedir.
Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
İmar yasası, Çevre kanunu, ÇED yönetmeliği , 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının kurulmasını öneren kararname, 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığı kanunu, 618 sayılı Limanlar kanunu, 2634 sayılı Turizmi Teşvik kanunu, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat varlıklarını koruma yasası, 6831 sayılı Orman kanunu, 2873 sayılı Milli Parklar yasası ……..
Bu kadar çok yetki mercii ve çok başlılık kıyıların kullanımına ilişkin, temel ilkeleri oluşturan ve tek merkezden denetlemenin mümkün olduğu bir yönetim modeli oluşturulmasını gerekli kılmaktadır. ‘Kentsel kıyı alanlarının planlamasına ilişkin’ bazı saptamaların ortaya konarak, bu noktadan tartışmanın başlaması gerekmektedir. Bu alanların aşağıda saptanan tasarım kriterleri ve yöntemlerine göre ‘kentsel tasarım projeleri’ ile elde edilmesi gerekliliğine dikkat çekilmelidir.
Bu kriterlerin değerlendirilmesi, kentsel kıyı kullanımına ilişkin projelerin irdelenmesi için , Büyükşehir Belediyesi koordinatörlüğünde, ilçe belediyeleri, üniversitelerin ilgili bölümleri, ilgili meslek odaları, ilgili kamu kurumları ve gönüllü temsilcilerden ve uzmanlardan oluşan bir ‘Kentsel Kıyı Kullanım Komisyonu’ oluşturulması, bu komisyona, kıyılarda yapımı düşünülen her türlü proje önerisinin getirilerek, kabul gördükten sonra uygulanmaya başlanması gerekmektedir. Ancak bu komisyonun öncelikle yapacağı iş, sorumluluk alanı ve bu alanı etkileyen alana dönük olarak çevre düzeni planının oluşturulmasıdır.
Bu komisyon ayrıca, kıyıların kullanımına ilişkin balıkçılıktan yapılaşmaya kadar her türlü faaliyeti sürekli olarak izleme ve yönetme gibi bir görevi üstlenmelidir. Kıyılar bu komisyon tarafından sürekli olarak denetlenmelidir. Bu komisyon, diğer bölgelerde oluşturulacak benzeri bölge komisyonlarının temsilcilerinin katılımı ile birlikte ‘Ulusal Kıyı Konseyi’ ni oluşturmalı ve bu konsey ulusal düzeyde genel uygulama ilkelerini oluşturmalıdır.
Kıyı Komisyonları:
Bölge bazında; Kıyı Komisyonu diye adlandırdığımız bu sürekli komisyonları oluşturacak üyeler:
a. İdari temsiliyet
b. Bilimsel temsiliyet
c. Toplumsal temsiliyet
d. Yerel temsiliyet
Bazında kurum temsilcileri ya da şahıslardan oluşabilir. İdari temsiliyet anlamında Valilikler, Bilimsel temsiliyet anlamında ilgili üniversite temsilcileri (hidrograflar, biyologlar, deniz bilimciler,…) ve meslek odası temsilcileri (Mimarlar Odası, Kentsel tasarımcılar…) toplumsal temsiliyet anlamında da yerel yönetim temsilcilerinden oluşabilir. Bu komisyonun koordinatör sekreterliği yerel yönetimler tarafından üstlenilebilir.
Bu komisyonlar, ulusal bazda alınacak ‘kıyı konseyi’ ilke kararlarına paralel olarak yerinde uygulama yapmaya ve denetlemeye yetkili olmalıdırlar. Bu komisyonlar; komisyon ve yürütme kurulu olarak örgütlenebilir. Yürütme kurulu, daha az sayıda , profesyonel kişilerden oluşan, komisyon kararlarını ve bürokratik işlemleri yürüten kuruldur. Komisyonu periyodik toplantıların dışında toplantıya çağırabilir.
Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak sitemize eklenmiştir
Ekleyen: Berke

CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.