Kış depresyonu nedir, neden oluşur?

Çok ciddi ve yaygın bir psikiyatrik bir duygu gurumu bozukluğu olan depresyon, kış mevsiminde ışık alımı yetersiz olduğu için, tüm halkı etileyebilir.
DEPRESYON NEDİR?
Depresyon yani ruhsal çökkünlük genelde halk arasında üzüntü ve kederle aynı anlamı ifade eder hale gelmiştir. Fakat psikiyatrik açıdan anlamı ise çok daha farklıdır. Biz psikiyatristler bu durumu, bir takım belirtilerden oluşan bir bozukluk olarak tanımlarız.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, iş gücü kaybına yol açan bozukluklar ve hastalıklar içinde değerlendirildiğinde her ülkede genelde ilk dördün içinde yer almaktadır. Özellikle iş gücü kaybı ve bunun getirdiği sıkıntılar hatta intiharları da dikkate alırsanız çok ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak ele alınmalı ve tedavi yoluna gidilmelidir.
DEPRESYON KADINLARDA DAHA SIKLIKLA MI GÖRÜLÜR?
Buna, maalesef kesinlikle evet demek gerekiyor. Yapılan tüm tıbbı araştırmalar bunu böyle göstermektedir. Yaşam boyu sıklığı kadınlarda %10-25 arasında, erkeklerde ise %5-12 arasındadır. Yani 2 hasta kadına, 1 hasta erkek oranı olarak belirtebiliriz.
DEPRESYON NE TÜR BELİRTİLER GÖSTERİR? NE TÜR ZARARLAR VEREBİLİR?
Öncelikle durumun kişisel boyutuna bakmadan iş gücü kaybı açısından ülkeye zararına bakmakta fayda var.
Son yapılan araştırmalardan birini, depresyonun bir ülke gelirine ne tür zarar verdiği açısından paylaşmak isterim. ABD’de yapılan bir araştırmada, bu bozukluğun ulusal üretim maliyetine zararının yaklaşık 50 milyar dolar olduğunu göstermiştir. Bu ciddi bir rakamdır.
Amerika’da, 1987-1997 arası özellikle yeni kuşak antidepresan ilaçların bulunmasının ardından, sadece depresyon vakalarında ayaktan tedavi olanların sayısında yüzde 30 artış görülmüştür. Bu durum ülkemiz için de benzer periyotlarda artmaktadır.
Depresyon bir belirtiler topluluğudur. Yani birçok belirti ile kendini gösterir.
Belirtilerine gelince; depresyon yaşayan kişiler, en az 2 hafta boyunca devam eden moral bozukluğu, sıkıntılı ve kederli çökkün duygudurumdan yakınırlar. Karamsarlık, olumsuz düşünceler mevcuttur. Bu duygular hep aynı yoğunlukta yaşanmaz, dalgalanmalar gösterebilirler. Ciddi durumlarda özellikle sabahları kötüleşme akşama doğru daha iyi hissetme yaşanabilir. Bu belirtilerin yanı sıra istek kaybı, eski yaptığı işlerden zevk almama, enerji kaybı içindedir. Kendine güveni azalmıştır, dikkat ve konsantrasyonda güçlük çekerler, unutkandır, karar almakta zorluk çekerler, uyku ve iştahları değişkenlik gösterir, cinsel açıdan da isteksizdir. Etrafındaki insanlara kolay sinirlenir ve tahammülsüzlük gösterirler. Şayet bu kişiler çalışıyor ise işe gitmekte, verimliliklerinde ve işe konsantre olmakta zorluk yaşarlar.
Bu durumun depresyon olarak adlandırılabilmesi için bu duydu durum değişikliklerinin ve belirtilerinin en az 15 gün süre ile yaşanması gerekir.
Bu sebeple, depresyona giren kişilerin aile, sosyal ve iş yaşamı bozuluyor, verimsiz ve sorunlu hale gelebiliyor. Kısaca hayatının her alanı keyif almaz bir boyuta ulaşıyor. Tabii en kötü durum da, bu tür kişilerde zamanla ölüm düşüncesinin ve intihar girişimlerinin ortaya çıkabilme ihtimalidir. Ölüm fikirlerinin bazıları düşünce düzeyinde kalırken, çoğunluğu da ciddi intihar girişimlerine dönüşebilir. Depresyonda en önemli ölüm nedeni intihardır.
Genel olarak intihar vakalarının nedenleri incelendiğinde depresif bozukluktan kaynaklanan durumlar büyük bir kısmı teşkil etmektedir. Depresyon nedeniyle yatan hastalarda bunun eyleme dönüşme olasılığı daha sıklıkla görülür. Yapılan araştırmalar bize, hastaneye yatan depresif kişilerin yaklaşık % 10-15 bu yolla hayatına son verdiğini göstermektedir.
Bu sebeple, depresyon ciddi bir bozukluktur ve ancak uzman bir psikiyatrist desteği ile tedavisi de mümkündür diyebiliriz.
NEDEN DEPRESYON ORTAYA ÇIKAR?
Bunun birçok nedeni var. Yapılan araştırmalar bunu kısaca 3 ana başlık altında incelenebilir:
1. Genetik etkenler
2. Biyolojik etkenler
3. Psikososyal etkenler
1- Genetik etkenler: Özellikle ailesinde duygusal bir rahatsızlık olan kişilerin, bu ailesinde böyle bir rahatsızlık yaşamayan kişilere oranla depresyona yakalanma olasılığında, 2-3 kat daha fazla görülebiliyor. Yani depresyonda genetik bir geçişten söz etmek mümkün.Bu konuda bazı kromozonlar suçlanmaktadır ama bu konudaki laboratuar araştırmaları sürmekte olup, henüz nedeni net olarak ortaya konulamamıştır.
2- Biyolojik neden olarak da serotonin, noradranalin ve dopamin gibi maddelerin oranında oluşabilen değişimler, bazı depresif durumlara neden olabiliyor diyebiliriz. Hormonları da nedenler arasında gösteren çalışmalar mevcuttur. Stress, tiroid ve büyüme hormonları, özellikle kadınlarda; östrojen, progestron, prolaktin gibi hormon değişimleri nedenler arasında gösterilmiştir. Örneğin tiroid bezinin az çalıştığı hipotiroidi hastalığında depresyona çok sıklıkla rastlanabiliyor.
3- Psikososyal boyutunda ise özgüven eksikliği yada takıntılı kişilik özellikleri, erken yaşta geçirilen travmatik olaylar, 11 yaşından önce anne-babasını kaybı, eş kaybı, maddi sorunlar – işsizlik, göç, düşük eğitim düzeyi, bekar ya da boşanmış olmak yakın ilişki azalığı, bedensel ve kronik hastalıklar depresyona zemin hazırlayabilir.
Kaynak ve devamı için: TIKLAYIN

CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.